German, Standard - Turkish Dictionary
German, Standard language page.
- abbauen -- azaltmak; işletmek; sökmek; tasfiye etmek
- abbeißen -- ısırarak koparmak
- abberufen -- geri çağırmak
- abbiegen -- bükmek; sapmak; yolunu değiştirmek
- abbilden -- kopyasını çıkarmak; portresini yapmak
- abblenden -- kısaları yakmak
- abbrechen -- kesmek; koparmak; kırmak; yarıda bırakmak; yıkmak
- abbrennen -- kül haline getirmek; kül olmak; tümüyle yanmak; yakmak
- abbringen -- caydırmak; vazgeçirmek
- abdanken -- ayrılmak; istifa etmek; çekilmek
- abdecken -- sofrayı kaldırmak; üstünü açmak
- abdrehen -- kapamak; söndürmek
- abdrucken -- basmak
- abfahren -- hareket etmek; kalkmak
- abfallen -- dökülmek; düşmek
- abfertigen -- hizmet etmek; yollamak
- abfinden -- memnun etmek; mit ile anlaşmak; tatmin etmek; tazminat vermek; uzlaşmak
- abfliegen -- havalanmak; kalkmak
- abfließen -- akmak; sızmak
- abfragen -- anlattırmak; soruşturmak
- abführen -- götürmek; ödemek
- abgeben -- bırakmak; terk etmek; teslim etmek; vermek
- abgewöhnen -- huyundan vazgeçirmek
- abgrenzen -- sınırlamak
- abhalten -- düzenlemek; engel olmak; uzak tutmak
- abhauen -- kesmek; sıvışmak; tüymek
- abholen -- almaya gelmek; gidip getirmek
- abhärten -- alıştırmak; dayanıklı yapmak
- abhören -- anlattırmak; bir konuşmayı dinlemek
- abkanzeln -- azarlamak; fırça atmak
- abknöpfen -- düğmelerini çözmek
- abkratzen -- gebermek; kazımak; ölmek
- abkühlen -- serinletmek; serinleşmek; soğumak; soğutmak
- abkürzen -- kısaltmak
- abladen -- yükünü boşaltmak
- ablaufen -- akmak; bitmek; geçmek; günü dolmak; olmak
- ablegen -- bırakmak; vermek; çıkarmak
- ablehnen -- kabul etmemek; reddetmek
- ableiten -- döndürmek; sonuç çıkarmak; çevirmek
- ablenken -- dikkatini başka yöne çevirmek; saptırmak; yolundan çevirmek
- abliefern -- teslim etmek; vermek
- ablösen -- ayırmak; nöbet değiştirmek; çözmek
- abmachen -- kararlaştırmak; koyuvermek; çözmek; çıkarmak
- abmagern -- sıskalaşmak; zayıflamak
- abmessen -- tartmak; ölçmek
- abmontieren -- demonte etmek; sökmek
- abnehmen -- almak; azalmak; bir uzvu kesmek; kaldırmak; zayıflamak; çıkarmak
- abnutzen -- aşındırmak; eskitmek; yıpratmak
- abonnieren -- abone olmak
- abraten -- vazgeçirmeye çalışmak; yapmamasını öğütlemek
- abrechnen -- hesaplaşmak; hesaptan düşmek
- abreisen -- bırakmak; hareket etmek; yolculuğa çıkmak; yolculuğa çıkış
- abreißen -- koparmak; kopmak; yırtmak; yırtılmak
- abrüsten -- silahsızlanmak
- abräumen -- kaldırmak
- absagen -- iptal etmek; olumsuz cevap; reddetmek; ret
- abschaffen -- feshetmek; iptal etmek; kaldırmak
- abschalten -- kapamak; kesmek; söndürmek
- abschicken -- göndermek; yollamak
- abschlagen -- geri atmak; püskürtmek; reddetmek
- abschleppen -- yedeğe almak
- abschließen -- anlaşmak; bitirmek; kilitlemek; sözleşmek
- abschneiden -- bir uzvu kesmek; kesip koparmak
- abschrauben -- vidaları sökmek; çıkarmak
- abschrecken -- korkutmak; yıldırmak
- abschreiben -- kopya çekmek; suretini çıkarmak
- abschwächen -- kuvvetten düşürmek; zayıflatmak
- abschwören -- tövbe etmek; vazgeçmek
- abschätzen -- tahmin etmek
- absehen -- kestirmek; sonunu görmek
- absenden -- göndermek; yollamak
- absetzen -- ara vermek; durmak; görevinden almak; satmak; sürmek; yere indrmek; çıkarmak
- absolvieren -- bitirmek; tamamlamak
- absondern -- ayırmak; salgılamak; uzaklaştırmak; yalıtmak
- absorbieren -- emmek
- abspielen -- olmak; pas vermek; vuku bulmak
- abspringen -- atlamak
- abspülen -- yıkamak; çalkalamak
- abstammen -- soyundan gelmek
- abstatten -- teşekkür etmek; ziyaret etmek
- abstauben -- tozunu almak
- abstechen -- tutturmak
- absteigen -- inmek
- abstimmen -- akort etmek; ayarlamak; oya koymak
- abstoßen -- itmek; kötü etki bırakmak; tiksinti vermek
- abstreiten -- inkâr etmek; yadsımak
- abstürzen -- düşerek parçalanmak; düşmek
- abteilen -- ayırmak; bölmek
- abtragen -- eskitmek; sofra kaldırmak; ödemek
- abtreiben -- kürtaj yaptırmak; sürükleyerek götürmek
- abtrennen -- ayırmak; söküp çıkarmak
- abtreten -- ayrılmak; aşındırmak; devir ve temlik etmek; istifa etmek
- abtrocknen -- kurumak; kurutmak
- abtun -- başından savmak; bırakmak; çıkartmak; önemsiz göstermek
- abwandeln -- değiştirmek
- abwarten -- sonunu beklemek
- abwaschen -- yıkamak
- abwechseln -- değişmek; değiştirmek
- abwehren -- defetmek; savuşturmak
- abweichen -- ayrılmak; sapmak; uzaklaşmak
- abweisen -- geri çevirmek; reddetmek
- abwenden -- engel olmak; çevirmek
- abwerfen -- yere atmak
- abwerten -- devalüe etmek; değerini düşürmek
- abwischen -- kurulamak; silmek; temizlemek; tozunu almak
- abzahlen -- taksitle ödemek
- abziehen -- indirim yapmak; kopya çıkarmak; çıkarmak
- abzweigen -- ayırmak
- abzählen -- saymak
- abändern -- değiştirmek; tadil etmek
- achten -- beğenmek; saygı göstermek
- adoptieren -- evlat edinmek
- ahnen -- ata; cet; dede; içine doğmak; sezmek
- akzeptieren -- kabul etmek
- alarmieren -- heyecanlandırmak; tehlike işareti vermek
- albern -- akılsız; aptal
- altern -- yaşlanmak
- amputieren -- bir organı kesmek; bir uzvu kesmek
- amüsieren -- eğlendirmek; eğlenmek
- analysieren -- analiz etmek; çözümlemek
- anbauen -- ekip biçmek; yetiştirmek
- anbehalten -- çıkarmamak
- anbelangen -- bana kalırsa; ilgilendirmek
- anbeten -- taparcasına sevmek; tapmak
- anbieten -- sunmak; önermek
- anblicken -- bakmak
- anbrechen -- açmak; başlamak; gece olmak; gün doğmak; karanlık basmak; sabah olmak
- anbrennen -- yakmak; yanmak
- anbringen -- getirmek; takmak; yerleştirmek
- anbändeln -- flört etmek
- andeuten -- göstermek; ima etmek; işaretle anlatmak; sezdirmek
- andrehen -- açmak; yakmak
- aneignen -- benimsemek; edinmek
- anerkennen -- onaylamak; tanımak
- anfahren -- harekete geçmek; çarpmak
- anfallen -- saldırmak
- anfangen -- başlamak
- anfassen -- dokunmak; el sürmek; ellemek; tutmak
- anfechten -- ayartmak; baştan çıkarmak; karşı çıkmak; rahatsız etmek; reddetmek
- anfertigen -- etmek; imal etmek; yapmak
- anfeuern -- cesaret vermek; teşvik etmek
- anflehen -- yalvarmak
- anfordern -- istemek; talep etmek
- anfragen -- sormak
- anfreunden -- dostluk kurmak
- anfühlen -- ... hissini vermek; dokunmak; elle yoklamak
- anführen -- aldatmak; alıntı yapmak; alıntılamak; başında bulunmak; kumanda etmek
- angeben -- bildirmek; böbürlenmek; gammazlamak; hava atmak; ihbar etmek; söylemek; vermek
- angehen -- başlamak; ilgisi olmak; ilişkili bulunmak
- angehören -- ait olmak
- angeln -- balık avlamak; olta
- angewöhnen -- alışmak; alıştırmak
- angreifen -- dokunmak; saldırmak
- anhaben -- üzerinde olmak
- anhalten -- devam etmek; durdurmak; durmak; durmak ara vermek
- anheften -- raptetmek; teyellemek; tutturmak
- anhängen -- asmak; eklemek; katmak; takmak
- anhäufen -- yığmak
- anhören -- dinlemek
- ankaufen -- satın almak
- anklagen -- itham etmek; suçlama; suçlamak
- ankleben -- yapıştırmak
- ankleiden -- giydirmek; giyinmek
- anklopfen -- kapıyı çalmak
- anknüpfen -- bağlamak; başlamak
- ankommen -- bağlı olmak; ulaşmak; varmak
- ankündigen -- bildirmek; duyurmak; haber vermek; ilan etmek
- anlangen -- ulaşmak; varmak
- anlaufen -- buğulanmak; hız almak; uğramak; çalışmak
- anlegen -- giymek; iskeleye yanaşmak; kurmak; tesis etmek; yatırmak
- anlehnen -- dayamak; dayanmak
- anmelden -- bildirmek; haber vermek; ilan etmek; kaydolmak; randevu almak; yazılmak
- anmerken -- anlamak; işaret etmek; sezmek
- annehmen -- kabul etmek; varsaymak
- annullieren -- feshetmek; iptal etmek
- anordnen -- düzenlemek; sıralamak; tertip etmek
- anpassen -- uydurmak; uymak
- anreden -- hitap; hitap etmek
- anregen -- harekete geçirmek; teşvik etmek; uyarmak; özendirmek
- anrichten -- hazırlamak; neden olmak
- anrufen -- seslenmek; telefon etmek
- anrühren -- dokunmak; ellemek; karıştırmak
- ansagen -- anons; anons etmek; bildiri; bildirmek; duyurmak; duyuru
- ansammeln -- biriktirmek; toplamak; toplanmak
- anschaffen -- satın almak
- anschalten -- açmak; yakmak
- anschauen -- bakmak; seyretmek
- anschlagen -- afiş yapıştırmak; havlaması; nişan almak; vurmak; çarpmak
- anschließen -- bağlamak; birleştirmek
- anschwellen -- şişmek
- anschwärzen -- karartmak
- ansehen -- görmek
- ansetzen -- eklemek; kararlaştırmak; saptamak
- anspielen -- oyuna başlamak
- anspornen -- canlandırmak; kamçılamak; teşvik etmek
- ansprechen -- hitap etmek; söz söylemek
- anstarren -- dik dik bakmak
- anstecken -- bulaştırmak; tutuşturmak; yakmak
- anstellen -- açmak; işe almak; yapmak; çalıştırmak
- anstiften -- neden olmak; yol açmak
- anstoßen -- iteklemek; kadeh tokuşturmak; çarpmak
- anstrengen -- uğraşmak; yormak; çabalamak
- antreffen -- karşılaşmak; rastlamak
- antreiben -- işletmek; çalıştırmak
- antreten -- başlamak; dizilmek; seyahate çıkmak; sıraya girmek
- antun -- giymek
- antworten -- cevap; cevap vermek; karşılık; karşılık vermek; yanıt; yanıtlamak
- anvertrauen -- emanet bırakmak; güvenmek; inanmak
- anwachsen -- yetişkin
- anweisen -- emir vermek; göstermek; havale etmek
- anwenden -- kullanmak; tatbik etmek; uygulamak
- anzeigen -- beyan etmek; bildirmek; duyurmak; duyuru; haber vermek; ihbar; ihbar etmek; ilan; ilan etmek
- anziehen -- giyinmek; giymek; çekmek
- anzünden -- tutuşturmak; yakmak
- applaudieren -- alkışlamak; takdir etmek
- approbieren -- beğenmek
- arbeiten -- görev; iş; çalışma; çalışmak
- arrangieren -- düzenlemek; tertip etmek
- atmen -- nefes almak; soluk almak; solumak
- aufbauen -- tesis etmek kurmak; yapmak
- aufbessern -- artırmak
- aufbewahren -- korumak; saklamak
- aufbieten -- açıklamak
- aufblasen -- şişirmek
- aufblicken -- bakmak; başını kaldırıp; saygı duymak
- aufbrauchen -- kullanarak tüketmek
- aufbrechen -- açılmak; kırıp açmak; yola koyulmak
- aufbringen -- büyütmek; kızdırmak; sağlamak; temin etmek; yetiştirmek
- aufdecken -- ortaya çıkarmak; örtüsünü kaldırmak
- auferlegen -- koymak; yüklemek
- auffahren -- sıçramak; yerinden fırlamak; yükselmek
- auffallen -- göze batmak; göze çarpmak
- auffassen -- anlamak; kavramak
- auffordern -- davet etmek; çağırmak
- auffrischen -- serinletmek; tazelemek; yenilemek
- aufführen -- göstermek; inşa etmek; oynamak; sahneye koymak
- aufgeben -- bırakmak; göndermek; vazgeçmek; yollamak
- aufgehen -- açılmak; doğmak
- aufhalten -- açık tutmak; durdurmak; kalmak; konaklamak; oturmak; tutmak; yaşamak
- aufheben -- kaldırmak; saklamak
- aufheitern -- açılmak; neşelendirmek
- aufhängen -- asmak
- aufhören -- bitmek; sona ermek
- aufkleben -- üzerine yapıştırmak
- aufklären -- aydınlatmak; bilgi vermek
- aufknöpfen -- düğmelerini çözmek
- aufkommen -- doğmak; çıkmak
- aufladen -- yüklemek
- auflegen -- basmak; telefonu kapamak; yayımlamak; üzerine koymak
- auflösen -- ayırmak; açmak; çözmek; çözümlemek
- aufmachen -- açmak
- aufmuntern -- canlandırmek; teşvik etmek; şenlendirmek
- aufnehmen -- almak; kabul etmek; kaydetmek; resim çekmek
- aufpassen -- dikkat etmek
- aufprallen -- çarpmak
- aufregen -- heyecanlandırmak; heyecanlanmak
- aufrichten -- dikmek; doğrulmak; inşa etmek; kalkmak
- aufrufen -- adını söylemek; davet etmek; çağırmak
- aufräumen -- düzeltmek; toparlamak
- aufsaugen -- emmek
- aufschieben -- ertelemek; geciktirmek; iterek açmak
- aufschlagen -- açmak; kurmak; pahalılaşmak; vurmak; çarpmak
- aufschließen -- açmak
- aufschneiden -- keserek açmak; yarmak
- aufschrecken -- korkutmak; ürkütmek
- aufschreiben -- not etmek; yazmak
- aufsehen -- saygı duymak; yukarı bakmak
- aufspringen -- fırlamak; sıçramak; çatlamak
- aufstehen -- açık oımak; kalkmak
- aufsteigen -- binmek; tırmanmak; yükselmek
- aufstellen -- adaylığını koymak; koymak; sıralamak; yerleştirmek
- aufsuchen -- aramak; görmeğe gitmek; ziyaret etmek
- auftauchen -- ortaya çıkmak; suyun yüzüne çıkmak; sökün etmek
- aufteilen -- bölmek; bölüştürmek; parçalamak
- auftragen -- servis yapmak; sofraya koymak; sürmek
- auftreiben -- arayıp bulmak; kaldırmak
- auftreten -- basmak; görünmek; ortaya çıkmak; çiğnemek
- auftun -- açmak
- aufwachen -- uyanmak
- aufwachsen -- büyümek; gelişmek; yetişmek
- aufwecken -- uyandırmak
- aufwenden -- harcamak
- aufwerfen -- ortaya atmak
- aufwerten -- değerini yükseltmek
- aufwickeln -- dolamak; sarmak
- aufwischen -- silmek; temizlemek
- aufwärmen -- eşelemek; kurcalamak; yeniden açmak; ısınmak
- aufzeichnen -- kaydetmek; not etmek; çizmek
- aufziehen -- açmak; gırgır geçmek; kaldırmak; takılmak; yetiştirmek; yukarı çekmek
- aufzählen -- saymak
- ausarbeiten -- geliştirmek; hazırlanmak
- ausarten -- yozlaşmak
- ausatmen -- nefes vermek
- ausbauen -- büyütmek; genişletmek
- ausbessern -- onarmak
- ausbeuten -- işletmek; kazanç; sömürmek; ürün
- ausbilden -- eğitmek; geliştirmek; yetiştirmek
- ausbleiben -- gelmemek; görünmemek
- ausbrechen -- kaçmak; koparmak; çıkmak
- ausbreiten -- genişletmek büyütmek; sermek; yaymak
- ausdehnen -- genişletmek; uzatmak
- ausdenken -- imgelemek; tasavvur etmek; uydurmak; çıkarmak
- ausdrehen -- kapamak; söndürmek
- ausdrücken -- dile getirmek; ifade etmek; söndürmek; sıkmak
- auserlesen -- seçkin
- ausfahren -- gezmeye gitmek; gezmeye götürmek
- ausfallen -- dökülmek; kesilmek; olmamak; saldırmak; yapılmamak
- ausfertigen -- düzenlemek; tanzim etmek
- ausfliegen -- uçup gitmek
- ausführen -- ayrıntılarıyla açıklamak; dışsatım yapmak; gerçekleştirmek; ihraç etmek; yapmak; yerine getirmek
- ausfüllen -- doldurmak
- ausgeben -- dağıtmak; harcamak
- ausgehen -- bitmek; tükenmek; çıkmak
- ausgleichen -- dengelemek; eşitlemek
- ausgraben -- kazarak çıkarmak
- aushaben -- okuyup bitirmek; üstünden çıkarmış olmak
- aushalten -- dayanmak; tahammül etmek
- ausheben -- askere almak; çıkarmak
- aushelfen -- yardım etmek
- aushorchen -- dinlemek
- aushängen -- askıya çıkarmak; asmak; sergilemk
- auskennen -- anlamak; iyi bilmek
- auskleiden -- astarlamak; kaplamak; soyunmak
- auskommen -- geçinmek
- auslachen -- alay etmek; alaya almak
- ausladen -- bir daveti iptal etmek; boşaltmak; tahliye etmek
- auslassen -- atlamak; dışarı çıkarmak; görmemek; salıvermek; unutmak
- auslaufen -- akmak; denize açılmak; sızmak
- ausleeren -- boşaltmak
- auslegen -- açıklamak; döşemek; sermek; yorumlamak; ödünç vermek
- ausleihen -- ödünç vermek
- auslesen -- ayıklama; okuyup bitirmek; seçme; seçmek
- ausliefern -- teslim etmek
- auslosen -- kura çekmek
- auslöschen -- silmek; söndürmek
- auslösen -- doğurmak; kurtarmak; neden olmak
- ausmachen -- anlaşmak; etmek; söndürmek; sözleşmek; tutmak
- ausmalen -- betimlemek; boyamak; tasvir etmek
- ausmessen -- ölçmek
- ausnehmen -- ayrı tutmak; ayırmak; çıkarmak
- auspacken -- açmak; boşaltmak; çıkarmak
- ausprobieren -- denemek
- ausradieren -- kazımak; silmek
- ausrechnen -- hesaplamak
- ausreichen -- yeterli olmak; yetmek
- ausreisen -- yurtdışına çıkmak
- ausreißen -- sökmek; söküp koparmak
- ausrichten -- doğrultmak; düzeltmek; yapmak; yerine getirmek
- ausrotten -- kökünü kazımak; yok etmek
- ausruhen -- dinlenmek
- ausrücken -- çıkmak
- ausrüsten -- donatmak; teçhiz etmek
- ausräumen -- boşaltmak; çıkarmak
- aussagen -- belirtmek; demeç; ifade; ifade etmek
- ausschalten -- kapamak; söndürmek
- ausscheiden -- ayrılmak; ayırmak; salgılamak; çekilmek
- ausschimpfen -- azarlamak; fırça atmak
- ausschlafen -- uykusunu almak
- ausschließen -- dışlamak; içeri almamak; kapıyı üstüne kapamak
- ausschreiben -- doldurmak; ilan etmek; yazmak
- ausschütten -- boşaltmak; dökmek
- aussehen -- ... gibi görünmek; benzemek
- aussetzen -- bırakmak; ertelemek; terk etmek
- aussortieren -- seçip ayırmak
- ausspannen -- başını dinlemek; dinlenmek
- aussprechen -- ifade etmek; okumak; sözünü bitirmek; telaffuz etmek
- ausspülen -- yıkayarak temizlemek; çalkalamak
- ausstatten -- donatmak; döşemek
- ausstehen -- dayanmak; katlanmak; ödenmemiş olmak
- aussteigen -- inmek
- ausstellen -- düzenlemek; sergilemek; tanzim etmek
- aussterben -- ortadan kalkmak; soyu tükenmek
- ausstrahlen -- ışımak; ışın salmak
- ausstrecken -- germek; uzatmak
- ausstreichen -- karalamak; silmek; çizmek
- ausströmen -- akmak; fışkırmak; kaçmak; uçmak
- aussuchen -- seçmek
- aussöhnen -- barışmak; barıştırmak
- austauschen -- değiş tokuş etmek; değiştirmek
- austeilen -- bölüştürmek; dağıtmak
- austragen -- dağıtmak; düzenlemek; yapmak
- austreiben -- kovmak çıkarmak
- austreten -- ayrılmak; eskitmek; çıkmak
- austrinken -- içip bitirmek
- austrocknen -- kurumak; kurutmak
- auswandern -- göç etmek
- auswechseln -- değiştirmek
- ausweichen -- kaçamaklı sözler söylemek; kaçınmak; yol açmak; yol vermek
- ausweisen -- kovmak; sınır dışı etmek
- auswirken -- etkilemek; etkisini göstermek
- auswischen -- silmek
- auswählen -- seçmek
- ausüben -- alıştırma yapmak; pratik yapmak; uygulamak; yapmak
- auszahlen -- ödemek
- auszeichnen -- etiketlemek; nişan vermek; taltif etmek
- ausziehen -- soyunmak; taşınmak; çıkarmak
- auszählen -- saymak
- avisieren -- haber vermek; ilan etmek
- backen -- fırında pişirmek; kızarmak; kızartmak pişmek; pişirmek; yanak
- baden -- banyo yapmak; denize girmek
- basteln -- el işleri yapmak
- bauen -- kurmak; yapmak
- beabsichtigen -- amaçlamak; niyetinde olmak
- beachten -- dikkat etmek; riayet etmek; uymak
- beanspruchen -- hak talep etmek; iddia etmek; öne sürmek
- beanstanden -- kusurlu bulmak; kuşkuyla karşılamak
- beantragen -- başvurmak; istemek
- beantworten -- cevap vermek; cevaplandırmak; yanıtlamak
- bearbeiten -- biçim vermek; düzenlemek; gözden geçirmek; işlemek; uyarlamak; üzerinde çalışmak
- beaufsichtigen -- bakmak; denetlemek; gözetmek
- beauftragen -- görevlendirmek
- beben -- titremek
- bedauern -- acıkmak
- bedecken -- kapamak; örtmek
- bedeuten -- anlamına gelmek; demek; önemli olmak
- bedienen -- hizmet etmek; servis yapmak
- bedrohen -- göz dağı vermek; korkutmak; yıldırmak
- bedrängen -- rahatsız etmek; sıkıntı vermek; sıkıştırmak
- bedürfen -- gerekmek; gereksinim duymak; ihtiyacı olmak
- beehren -- hürmet göstermek; onurlandırmak; şeref vermek
- beeilen -- acele etmek
- beeindrucken -- etkilemek; izlenim bırakmak
- beeinträchtigen -- dokunmak; etkilemek; zarar vermek
- beenden -- bitirmek
- beerdigen -- gömmek; toprağa vermek
- befahren -- üzerinden geçmek
- befallen -- saldırmak
- befassen -- ilgilenmek; uğraşmak
- befehlen -- emir vermek
- befestigen -- bağlamak; raptetmek; saptamak; tutturmak
- befinden -- bulmak
- befolgen -- göndermek; itaat etmek; terfi ettirmek; yollamak
- befragen -- sormak
- befreien -- kurtarmak; serbest bırakmak
- befreunden -- dost olmak
- befriedigen -- doyurmak; tatmin etmek
- befruchten -- döllemek; verimlileştirmek
- befürchten -- endişe etmek; korkmak; tasalanmak
- befürworten -- dasteklemek; lehinde olmak
- begeben -- başlamak; gitmek; vazgeçmek
- begegnen -- karşılaşmak
- begehen -- kutlamak; yapmak
- begehren -- arzulamak; şiddetle istemek
- begeistern -- coşturmak; heyecanlandırmak
- beginnen -- başlamak
- beglaubigen -- onaylamak; tasdik etmek
- begleiten -- eşlik etmek
- beglücken -- sevindirmek
- beglückwünschen -- kutlamak
- begnadigen -- affetmek; kusurunu bağışlamak
- begnügen -- yetinmek
- begraben -- gömmek
- begreifen -- anlamak; kavramak
- begrenzen -- sınırlamak
- begründen -- kurmak; neden göstermek; tesis etmek
- begrüßen -- selamlamak
- begünstigen -- dasteklemek; korumak; yardım etmek
- behalten -- akılda tutmak; alıkoymak; korumak; saklamak
- behandeln -- ele almak; işlemek; tedavi etmek
- beharren -- sebat etmek; üstelemek
- behaupten -- iddia etmek; ileri sürmek
- beherbergen -- barındırmak; misafir etmek
- beherrschen -- duygularına kapılmamak; egemen olmak; hükmetmek; kendini tutmak
- behindern -- engel olmak
- behüten -- korumak
- beibehalten -- alıkoymak; korumak
- beibringen -- öğretmek
- beichten -- günah çıkarma; günah çıkarmak; itiraf
- beifügen -- eklemek; iliştirmek
- beilegen -- eklemek; iliştirmek
- beiliegen -- ekli olmak; ilişik olmak
- beipflichten -- muvafakat etmek
- beißen -- ısırmak
- beistehen -- yardım etmek; yardımcı olmak
- beistimmen -- anlaşmak; muvafakat etmek; razı olmak; uyuşmak
- beitragen -- katılmak; yardım etmek
- beitreten -- katılmak
- bejahen -- 'evet' demek; onaylamak
- bekennen -- itiraf etmek; kabul etmek
- beklagen -- acımak; üzülmek
- bekleiden -- giydirmek; kaplamak; örtmek
- bekommen -- almak; elde etmek
- bekräftigen -- doğrulamak; güçlendirmek; kuvvetlendirmek
- bekämpfen -- savaşmak
- beladen -- yüklemek
- belagern -- kuşatmak
- belasten -- sıkıntı vermek; yüklemek; zimmetine geçirmek
- belaufen -- etmek; tutmak; varmak
- belegen -- işgal etmek; kanıtlamak; örtmek
- belehren -- anlatmak; öğretmek
- beleidigen -- aşağılamak; gücendirmek; hakaret etmek; kırmak
- beleuchten -- aydınlatmak; ışıklandırmak
- bellen -- havlamak
- belohnen -- ödüllendirmek
- belustigen -- eğlendirmek
- belügen -- kandırmak; yalan; yalan söylemek
- belästigen -- canını sıkmak; rahatsız etmek
- bemerken -- belirtmek; farkına varmak; söylemek
- bemitleiden -- acımak
- bemühen -- rahatsız etmek; zahmet etmek; zahmete sokmak
- bemächtigen -- ele geçirmek; zaptetmek
- benachrichtigen -- haberdar etmek
- benehmen -- davranmak; davranış; davranışta bulunmak
- beneiden -- gıpta etmek; kıskanmak; çekememek
- benennen -- ad vermek; adlandırmak
- benutzen -- kullanmak
- benötigen -- gereksinmek; ihtiyacı olmak
- beobachten -- gözetlemek; gözlemek
- beraten -- fikir vermek; tavsiyede bulunmak; öğüt vermek
- berauben -- soymak; çalmak
- berechnen -- hesaplamak
- berechtigen -- yetki vermek
- bereichern -- zenginleşmek; zenginleştirmek
- bereitstehen -- hazır olmak
- bereitstellen -- hazırlanmak
- bereuen -- pişman olmak
- bergen -- kurtarmak
- berichten -- anlatmak; haber vermek
- berichtigen -- düzeltmek
- bersten -- patlamak
- berufen -- atamak; tayin etmek
- beruhen -- dayanmak; ileri gelmek
- beruhigen -- sakinleştirmek; yatıştırmak
- berücksichtigen -- göz önüne almak; hesaba katmak
- berühren -- değinmek; değmek; dokunmak
- beschaffen -- bulmak; elde etmek; sağlamak; tedarik etmek
- bescheiden -- alçakgönüllü; sade; terbiyeli; uslu
- bescheißen -- aldatmak; kandırmak
- beschenken -- hediye vermek
- bescheren -- hediye olarak vermek
- beschimpfen -- hakaret etmek; sövmek
- beschlagen -- buğulanmak; nallamak
- beschleunigen -- hızlandırmak; çabuklaştırmak
- beschließen -- bitirmek; karar vermek; son vermek
- beschmutzen -- kirletmek
- beschneiden -- keserek düzeltmek; kesmek; sünnet etmek
- beschreiben -- betimlemek tasvir etmek
- beschränken -- sınırlandırmak
- beschuldigen -- itham etmek; suçlamak
- beschummeln -- aldatmak; kandırmak
- beschweren -- yakınmak; şikayet etmek
- beschwichtigen -- avutmak; yatıştırmak
- beschützen -- korumak
- beschäftigen -- meşgul etmek; meşgul olmak; uğraşmak; uğraştırmak; çalıştırmak
- beschämen -- bozmak; utandırmak
- beseitigen -- bertaraf etmek; engel olmak; gidermek; ortadan kaldırmak; önüne geçmek
- besetzen -- işgal etmek
- besichtigen -- bakmak; gezmek; ziyaret etmek
- besiegen -- yenmek
- besinnen -- anımsamak; hatırlamak
- besitzen -- sahip olmak
- besorgen -- endişe etmek; sağlamak; temin etmek
- besprechen -- görüşmek; tartışmak; üzerinde konuşmak
- bessern -- düzeltmek; iyileşmek; iyileştirmek
- bestatten -- defnetmek; gömmek; toprağa vermek
- bestechen -- rüşvet vermek
- bestehen -- -de ısrar etmek; -den oluşmak; başarmak; devam etmek; geçmek; mevcut olmak; sürmek; var olmak
- besteigen -- binmek; tırmanmak; çıkmak
- bestellen -- ayırtmak; ekip biçmek; işlemek; sipariş etmek; ısmarlamak
- besteuern -- vergilendirmek
- bestimmen -- belirlemek; kararlaştırmak
- bestrafen -- cezalandırmak
- bestreben -- gayret; çaba
- bestreiten -- aksini iddia etmek; itiraz etmek
- bestreuen -- serpmek
- bestärken -- doğrulamak; güçlendirmek
- bestätigen -- doğrulamak; onaylamak
- besuchen -- ziyaret etmek
- beteiligen -- katılmak
- beten -- dua etmek
- betonen -- vurgulamak
- betrachten -- bakmak; gözüyle bakmak; olarak görmek
- betreffen -- ilgilendirmek
- betreten -- ayak basmak; girmek
- betrinken -- sarhoş olmak
- betrüben -- üzmek
- betrügen -- aldatmak; hile yapmak
- betteln -- dilenmek
- betätigen -- çalışmak
- betäuben -- hissiz hale getirmek; uyuşturmak
- beugen -- bükmek; eğmek
- beunruhigen -- huzurunu kaçırmak; korku uyandırmak; rahatsız etmek
- beurkunden -- belgelemek
- beurlauben -- izin vermek
- beurteilen -- yargı vermek
- bevormunden -- vasilik etmek
- bevorstehen -- eli kulağında olmak; gerçekleşmesi yakın olmak
- bevorzugen -- tercih etmek; yeğ tutmak
- bewachen -- bekçilik yapmak; gözetmek
- bewaffnen -- silahlandırmak
- bewahren -- korumak; muhafaza etmek; saklamak
- bewegen -- devindirmek; devinmek; duygulandırmak; etkilemek; hareket etmek; hareket ettirmek; kımıldamak; kımıldatmak; neden olmak
- beweisen -- ispat etmek; kanıtlamak
- bewerben -- adaylığını koymak; için başvurmak
- bewerten -- değerlendirmek
- bewirken -- neden olmak
- bewirten -- ağırlamak; yedirip içirmek
- bewirtschaften -- işletmek; yönetmek
- bewundern -- hayran olmak; çok beğenmek
- bewältigen -- başarmak; üstesinden gelmek
- bewässern -- sulamak
- bewölken -- bulutlanmak; kapanmak
- bezahlen -- ödemek
- bezeichnen -- adlandırmak; göstermek; işaretlemek
- beziehen -- abone olmak; almak; taşınmak; örtmek
- bezwecken -- amaçlamak
- bezweifeln -- kuşkulanmak; şüphe etmek
- biegen -- bükmek; eğmek
- bieten -- sunmak
- bilden -- oluşturmak
- billigen -- beğenmek; kabul etmek; onaylamak; razı olmak
- bitten -- dilek; rica; rica etmek
- blamieren -- maskara etmek; rezil etmek; rezil olmak
- blasen -- esmek; kabarcık; üflemek
- blechen -- ödemek
- bleiben -- durmak; kalmak
- bleichen -- ağartmak; beyazlatmak
- blenden -- diyafram; gözlerini kamaştırmak; kör etmek
- blicken -- bakmak
- blinken -- parıldamak
- blockieren -- abluka etmek; kuşatmak
- bluten -- kanamak
- blühen -- açmak
- blättern -- sayfa çevirmek
- bohren -- delmek; oymak
- bombardieren -- bombalamak; bombardıman etmek
- borgen -- ödünç almak; ödünç vermek
- boxen -- boks yapmak
- boykottieren -- boykot etmek
- branden -- kıyıya ya da kayalıklara çarparak kırılmak
- brandmarken -- damgalamak; dağlamak
- brauchen -- gereksinmek; ihtiyacı olmak; kullanmak; yararlanmak
- brauen -- bira yapmak; kaş
- brausen -- duş; duş almak; gazoz; gürlemek
- brechen -- bozmak; ihlal etmek; kırmak; kırılmak
- bremsen -- fren; fren yapmak; frenlemek
- brennen -- yakmak; yanmak
- bringen -- getirmek; götürmek
- brummen -- homurdanmak; vızıldamak
- brüllen -- bağırıp çağırmak; böğürmek; köpürmek; kükremek
- brüten -- kuluçkaya yatmak
- bröckeln -- parçalamak; parçalanmak; ufalamak; ufalanmak
- buchen -- ayırtmak; hesaba geçirmek; kaydetmek
- buchstabieren -- bir sözcüğü harf harf söylemek
- bummeln -- gezinmek
- bücken -- eğilmek
- bügeln -- ütülemek
- bürgen -- kefil; kefil olmak
- bürsten -- fırça; fırçalamak
- büßen -- cezasını çekmek
- bändigen -- gem vurmak; terbiye etmek; zaptetmek
- charakterisieren -- karakterize etmek
- dableiben -- kalmak
- dampfen -- buhar çıkmak
- danebengehen -- başarılı olmamak; isabet etmemek
- danken -- teşekkür etmek
- darbieten -- göstermek; sunmak
- darlegen -- anlatmak; açıklamak; sergilemek; sunmak
- darstellen -- betimlemek; canlandırmak; göstermek; oluşturmak; oynamak
- dauern -- devam etmek; sürmek
- davonkommen -- paçayı sıyırmak; yakasını kurtarmak
- dazugehören -- alt olmak; dahil olmak
- dazwischenkommen -- araya girmek; karışmak
- debattieren -- görüşmek; tartışmak
- definieren -- tanımlamak
- degenerieren -- yozlaşmak
- dehnen -- de genişlemek; genişletmek; germek; uzamak; uzatmak
- deklinieren -- çekimlemek; çekmek
- dekorieren -- süslemek dekore etmek
- dementieren -- yalanmak
- demonstrieren -- gösteri yapmak
- demoralisieren -- ahlakını bozmak
- demütigen -- alçaltmak; asağılamak; utandırmak
- denken -- düşünmek; sanmak
- deprimieren -- canını sıkmak; umutsuzluğa düşürmek
- deuten -- anlam çıkarmak; açıklamak; göstermek; ima etmek; işaret etmek; yorumda bulunmak
- dichten -- sıklaştırmak; sıklık; sıkıştırmak; yoğunluk; şiir yazmak
- dienen -- hizmet etmek; kullanılmak; yaramak; yararı dokunmek
- diktieren -- dikte etmek; yazdırmak
- dirigieren -- orkestrayı yönetmek; sevketmek
- diskutieren -- görüşmek; tartışmak
- dividieren -- bölmek
- dokumentieren -- belgelemek
- donnern -- gürlemek
- drahten -- tel çekmek
- drehen -- döndürmek; dönmek
- dreschen -- harman dövmek
- dressieren -- eğitmek; terbiye etmek
- dringen -- arasından geçmek; sıkıştırmak; üstelemek; ısrar etmek
- drohen -- gözdağı vermek; korkutmak; tehdit etmek
- drosseln -- ardıçkuşu; boğacak gibi sıkmak; sıkıştırmak
- drucken -- basmak
- drücken -- basmak; bastırmak; sıkmak; sıkıştırmak
- drängen -- itip kakmak; sıkıştırmak; üstelemek
- dröhnen -- gürlemek; çınlamak
- ducken -- burnunu kırmak; sindirmek
- duften -- hoş kokmak
- dulden -- dayanmak; göz yummak; katlanmak; çekmek
- dunkeln -- kararmak
- durcharbeiten -- baştan başa incelemek; gözden geçirmek
- durchblättern -- sayfaları teker teker çevirmek
- durchbohren -- delmek
- durchbrechen -- ikiye ayırmak; yarmak
- durchdenken -- her yanıyla düşünmek
- durchdringen -- fikrini kabul ettirmek; nüfuz etmek; sözünü geçirmek; sızmak
- durchfallen -- başaramamak; başarısızlığa uğramak; kalmak; sınavı verememek
- durchfinden -- yolunu bulmak
- durchforschen -- araştırmak; incelemek
- durchführen -- icra etmek; uygulamak; yürütmek
- durchgehen -- bir yandan girip öte yandan çıkmak; kaçmak; sıvışmak
- durchlassen -- yol vermek
- durchlesen -- baştan başa okumak
- durchlöchern -- delmek; zımbalamak
- durchmachen -- dayanmak; katlanmak
- durchnehmen -- işlemek; okumak; okutmak
- durchnässen -- ıslatmak
- durchqueren -- arasından geçmek
- durchreisen -- transit geçmek
- durchschauen -- gizli amacını sezmek; içıüzünü anlamak
- durchschneiden -- ayırmak; kesmek
- durchsehen -- incelemek; kontrol etmek
- durchsetzen -- diş geçirmek; istediğini yaptırmak; sözünü geçirmek
- durchsickern -- sızmak
- durchsprechen -- görüşmek; konuşmak
- durchstreichen -- karalamak; silmek; çizmek
- durchstöbern -- araştırmak
- durchsuchen -- arama yapmak
- durchzählen -- saymak
- duschen -- duş; duş yapmak
- duzen -- 'sen' diye hitap etmek; senlibenli konuşmak
- düngen -- gübrelemek
- dünsten -- buğulamak
- dürfen -- -abilmek; -ebilmek; izinli olmak
- dämmern -- gün ağarmak; ortalık kararmak; şafak sökmek
- dämpfen -- azaltmak; buğulamak; kısmak; zayıflatmak
- dösen -- kestirmek; uyuklamak
- ebnen -- düzleştirmek
- eggen -- a tırmık; tırmıklamak
- ehren -- hürmet göstermek; namus; saygı göstermek; şeref; şeref vermek
- eignen -- uygun olmak; yaramak
- eilen -- acele etmek; ivedilik; ivmek; çabukluk
- einatmen -- soluk almak
- einbilden -- düşlemek; gözünün önüne getirmek; imgelemek
- einbinden -- ciltlemek
- einbrechen -- ansızın çökmek; basmak; hırsızlık için girmek; istila etmek; zorla girmek
- einbüßen -- yitirmek
- eindecken -- gerekli tedbiri almak; stok yapmak
- eindringen -- istila etmek; zorla girmek
- einfahren -- içeri girmek
- einfallen -- aklına gelmek; baskın yapmak; yıkılmak; çökmek
- einfetten -- yağlamak
- einfrieren -- dondurmak; donmak
- einfügen -- eklemek; katmak
- einführen -- ithal etmek; sokmak
- eingehen -- daralmak; gelmek; girmek; solmak; çekmek; ölmek
- eingestehen -- itiraf etmek
- eingießen -- boşaltmak; dökmek
- eingreifen -- karışmak; müdahale etmek
- einhalten -- durmak; uymak
- einholen -- telafi etmek; yetişmek
- einigen -- anlaşmak; birleşmek; birleştirmek; uzlaşmak
- einkalkulieren -- göz önünde bulundurmak; hesaba katmak
- einkaufen -- alışveriş yapmak; satın almak
- einklammern -- parantez içine almak
- einladen -- davet etmek; çağırmak
- einlassen -- içeri bırakmak
- einlaufen -- daralmak; gelmek; limana girmek; varmak; çekmek
- einlegen -- takmak; turşusunu kurmak; yerleştirmek
- einleiten -- açmak; başlamak
- einleuchten -- açıklamak
- einlösen -- rehinden kurtarmak
- einmachen -- konserve yapmak
- einmischen -- burnunu sokmak; karışmak
- einnehmen -- doldurmak; kaplamak; tutmak; yemek
- einordnen -- dizmek; düzenlemek; sıralamak
- einpacken -- ambalaj yapmak; paket yapmak; sarmak
- einpflanzen -- dikmek
- einprägen -- ezberletmek; iz bırakmak; kafasına sokmak; telkin etmek; önemle belirtmek
- einreden -- inandırmak; kandırmak
- einreiben -- ovmak
- einreichen -- sunmak
- einreisen -- giriş; girmek
- einreißen -- yırtmak; yırtılmak
- einrichten -- donatmak; döşemek; düzenlemek; kurmak; tertip etmek; tesis etmek
- einräumen -- kaldırmak; yerine koymak
- einsalzen -- tuzlamak
- einsammeln -- biriktirmek; toparlamak; toplamak
- einschalten -- açmak; eklemek; gerilim vermek; geçirmek
- einschenken -- boşaltmak; koymak
- einschicken -- gemiye bindirmek; gemiye yüklemek
- einschieben -- içine sokmak
- einschlafen -- uykuya dalmak
- einschlagen -- izlemek; kırmak; tutmak; vurmak; çakmak
- einschleichen -- gizlice sokulmak
- einschließen -- içermek; kapatmak; kapsamak; kilitlemek
- einschreiten -- karışmak
- einschränken -- kısıtlamak; sınırlamak
- einschüchtern -- gözünü korkutmak; yıldırmak
- einschätzen -- kestirmek; tahmin etmek
- einsehen -- anlamak; gözden geçirmek; kavramak
- einsenden -- göndermek; yollamak
- einsetzen -- kurmak; takmak; yerleştirmek
- einsperren -- hapse atmak; kapamak; kilitlemek
- einstecken -- sokmak
- einstehen -- garanti etmek
- einsteigen -- binmek
- einstellen -- ayarlamak; bir noktaya yönelmek; bitirmek; bırakmak; durdurmak; işe almak
- einstürzen -- yıkılmak; çökmek
- einteilen -- bölmek; bölüştürmek; dağıtmak; kısımlara ayırmak
- eintragen -- getirmek; geçirmek; kaydetmek
- eintreffen -- gerçekleşmek; olmak; varmak
- eintreten -- girmek
- eintrocknen -- kurumak
- einweihen -- törenle açmak; törenle kutsamak
- einwenden -- itiraz etmek
- einwerfen -- atmak; kırmak
- einwickeln -- sarmak
- einwilligen -- muvafakat etmek; razı olmak
- einzahlen -- ödemek
- einziehen -- askere almak; el koymak; içeri çekmek; müsadere etmek; taşınmak; toplamak
- emigrieren -- göç etmek
- empfangen -- almak; kabul etmek; karşılamak
- empfehlen -- ayrılıp gitmek; salık vermek; tavsiye etmek; veda etmek; öğütlemek
- empfinden -- duymak; hissetmek
- emporkommen -- yükselmek sivrilmek
- emporragen -- yükselmek
- empören -- darılmak; darıltmak; de kızmak; kızdırmak
- engagieren -- angaje etmek
- entarten -- soysuzlaşmak; yozlaşmak
- entbehren -- yokluğunu çekmek
- entbinden -- doğurmak; serbest bırakmak
- entblößen -- çıplak hale getirmek
- entdecken -- keşfetmek
- entehren -- namusunu lekelemek; çamur atmak
- enteignen -- istimlak etmek; kamulaştırmak
- entfallen -- elinden düşmek; hatırından çıkmak
- entfernen -- uzaklaşmak; uzaklaştırmak; çekilmek; çıkarmak
- entfliehen -- kaçmak
- entfremden -- yabancılaştırmak
- entführen -- kaçırmak
- entgegengehen -- karşılamak; karşılamaya gitmek
- entgegenkommen -- karşılamak; karşılamağa gelmek
- entgegennehmen -- almak; kabul etmek
- entgegnen -- cevap vermek; karşılık vermek; karşılıkta bulunmak
- entgehen -- kaçmak; kurtulmak
- enthaaren -- kıllarını dökmek
- enthalten -- içermek; kapsamak; kaçınmak; sakınmak
- enthaupten -- kafasını kesmek
- enthüllen -- açmak; açığa çıkarmak; örtüsünü kaldırmak
- entkleiden -- soyunmak
- entkommen -- atlatmak; kaçmak; kurtulmak
- entladen -- boşaltmak
- entlarven -- foyasını meydana çıkarmak; maskesini düşürmek
- entlassen -- işten çıkarmak; salıvermek; yolvermek
- entlasten -- yardım etmek; yükünü hafifletmek
- entleeren -- boşaltmak
- entmutigen -- cesaretini kırmak
- entnehmen -- almak; anlamak; çıkarmak; öğrenmek
- entreißen -- elinden zorla almak
- entrüsten -- çileden çıkarmak; öfkelendirmek
- entsagen -- vazgeçmek
- entscheiden -- karara bağlamak; kararlaştırmak
- entschleiern -- esrar perdasini kaldırmak; gün ışığına çıkarmak
- entschließen -- karar vermek
- entschuldigen -- affedersiniz!; affetmek; bağışlamak; de özür dilemek; pardon; özür dilerim
- entschädigen -- tazmin etmek; zararı ödemek
- entsetzen -- dehşet; korkmak; korku; korkutmak; ürkmek; ürkütmek
- entsinnen -- anımsamak; hatırlamak
- entspannen -- dinlenmek; gevşemek; gevşetmek
- entsprechen -- denk gelmek; karşılaşmak; uymak
- entspringen -- kaçmak; çıkmak
- entstehen -- doğmak; meydana gelmek; oluşmak
- enttäuschen -- düş kırıklığına uğratmak; umutlarını kırmak
- entweichen -- kaçmak
- entwerfen -- planlamak; tasarlamak
- entwickeln -- gelişmek; geliştirmek banyo etmek
- entwischen -- kaçmak; sıvışmak
- entziehen -- elinden almak; uzaklaşmak; yoksun bırakmak; çekilmek
- entziffern -- deşifre etmek; okuyabilmek sökmek; çözmek; çıkarmak
- entzweibrechen -- kırarak ikiye ayırmak; yarmak
- entzweigehen -- kırılmak; yarılmak
- entzücken -- büyük sevinç; büyülemek; hayran bırakmak
- entzünden -- tutuşturmak
- erachten -- bulmak
- erbarmen -- acıma; acımak
- erbauen -- inşa etmek; kurmak; yapmak
- erben -- mirasa konmak; varis
- erbittern -- kızdırmak; öfkelendirmek
- erblassen -- sararmak
- erblicken -- görmek
- erblinden -- kör olmak
- erbrechen -- kusmak
- erdrosseln -- boğmak
- erdrücken -- ezmek
- erdulden -- katlanmak; tahammül etmek
- ereignen -- olmak; vuku bulmak
- erfahren -- deneyimli; duymak; geçirmek; görmek; işitmek; uğramak; öğrenmek
- erfassen -- anlamak; kapsamak; tutmak; yakalamak
- erfinden -- icat etmek
- erfolgen -- olmak; çıkmak
- erfordern -- gerektirmek; istemek
- erforschen -- araştırmak
- erfreuen -- sevindirmek
- erfrieren -- donmak; soğuktan ölmek
- erfrischen -- canlandırmak; serinletmek
- erfüllen -- amacına uymak; de gerçekleşmek; gerçekleştirmek; yerine getirmek
- ergeben -- boyun eğmek; getirmek; göstermek; kanıtlamak; teslim olmak; vermek
- ergreifen -- dokunmak; etkilemek; tutmak; yakalamak
- ergänzen -- bütünlemek; tamamlamak
- ergötzen -- eğlendirmek
- erhalten -- almak; elde etmek; korumak; saklamak
- erheben -- kaldırmak; yükseltmek
- erheitern -- neşelendirmek
- erhellen -- acıklamak; aydınlatmak
- erhitzen -- ısınmak; ısıtmak
- erholen -- iyileşmek; yorgunluğunu atmak
- erhöhen -- yükseltmek
- erinnern -- anımsamak; anımsatmak; hatırlamak; hatırlatmak
- erkalten -- soğumak
- erkennen -- anlamak; tanımak
- erklären -- anlatmak; açıklamak
- erkranken -- hastalanmak
- erkunden -- ortaya çıkarmak; sorarak öğrenmek
- erkundigen -- bilgi edinmek
- erkälten -- de soğuk almak; soğutmak
- erlangen -- edinmek; elde etmek; kazanmak
- erlassen -- cezasını bağışlamak; çıkarmak yayımlamak
- erlauben -- izin vermek; müsaade etmek
- erleben -- geçirmek; görmek; yaşamak
- erledigen -- sonuçlandırmak; tamamlamak; yerine getırmek
- erlegen -- öldürmek
- erleichtern -- kolaylaştırmak hafifletmek
- erleiden -- başından geçmek zarar ve ziyan görmek; uğramak
- erlernen -- öğrenmek
- erliegen -- ölmek
- erläutern -- aydınlatmak; açıklamak
- erlöschen -- kökü kurumak; sona ermek; sönmek
- erlösen -- elde etmek; kurtarmak
- ermahnen -- uyarmak
- ermitteln -- bulmak; ortaya çıkarmak
- ermorden -- öldürmek
- ermuntern -- canlandırmak; teşvik etmek; özendirmek
- ermutigen -- cesaretlendirmek; teşvik etmek; yüreklendirmek; özendirmek
- ermüden -- yormak; yorulmak
- ermächtigen -- yetki vermek
- ermäßigen -- indirmek
- ermöglichen -- mümkün kılmak; olanak vermek
- ernennen -- atamak
- erneuern -- onarmak; yenilemek
- erniedrigen -- alçaltmak
- ernähren -- beslemek
- erobern -- fethetmek
- erpressen -- şantaj yapmak
- erproben -- denemek
- erraten -- tahmin etmek
- erregen -- heyecanlandırmak; kızdırmak; neden olmak; tahrik etmek; yol açmak
- erreichen -- elde etmek; erişmek; ulaşmak; yetişmek
- errichten -- dikmek; inşa etmek; kurmak; yapmak
- erröten -- kızarmak
- erschaffen -- yaratmak
- erscheinen -- görünmek
- erschießen -- kurşuna dizmek; öldürmek
- erschlagen -- öldürrnek
- erschließen -- açmak
- erschrecken -- korkmak; korkutmak; ürkmek; ürkütmek
- erschweren -- güçleştirmek; zorlaştırmak
- erschüttern -- sarsmak
- erschöpfen -- bitirmek; tüketmek; yormak
- ersehen -- anlamak; görmek
- ersetzen -- değiştirmek; telafi etmek; yerine başkasını koymak; ödemek
- ersparen -- biriktirmek; esirgemek; kendine saklamak
- erstarren -- donakalmak; duygusuzlaşmak
- erstatten -- geri vermek; karşılamak; tazminat ödemek
- erstaunen -- hayret; hayret etmek; hayrete düşürmek; şaşkınlık; şaşırmak; şaşırtmak
- erstechen -- bıçaklamak; hançerlemek
- erstehen -- satın almak
- ersteigen -- tırmanmak
- ersticken -- boğmak; boğulmak
- erstrecken -- sürmek; uzanmak; yayılmak
- ertappen -- yakalamak
- erteilen -- vermek
- ertragen -- dayanmak; katlanmak; çekmek
- ertrinken -- boğulmak
- ertränken -- boğmak
- erwachen -- uyanmak
- erwachsen -- büyük; yetişkin
- erwarten -- beklemek
- erwecken -- uyandırmak
- erweitern -- büyütmek; genişletmek
- erwerben -- edinmek; kazanmak
- erwidern -- cevap vermek; karşılık vermek
- erwischen -- yakalamak
- erwürgen -- boğmak
- erwägen -- duraksamak; düşünüp taşınmak; karar verememek
- erwählen -- seçmek
- erwähnen -- anmak; demek; değinmek; söylemek
- erwärmen -- de ısınmak; ısıtmak
- erzeugen -- imal etmek; meydana getirmek; yaratmak; yetiştirmek; üretmek
- erziehen -- eğitmek; yetiştirmek
- erzielen -- elde etmek; sağlamak
- erzwingen -- zorla yaptırmak; zorlamak
- erzählen -- anlatmak
- eröffnen -- açmak; açılış yapmak
- erörtern -- ele almak; görüşmek
- evakuieren -- boşaltmak
- exekutieren -- yürütmek
- existieren -- var olmak
- experimentieren -- deney yapmak
- explodieren -- patlamak
- exportieren -- ihraç etmek
- fahnden -- aramak
- fahren -- gitmek; sürmek
- fallen -- düşmek
- falten -- buruşuk; katlamak; kıvrım; plise
- fangen -- tutmak; yakalamak; yakalanmak
- faseln -- saçmalamak
- fassen -- almak; anlamak; kavramak; tutmak; yakalamak
- fasten -- oruç; oruç tutmak; perhiz; perhiz etmek
- faulen -- çürümek
- faulenzen -- haylazlık etmek; tembel tembel oturmak
- fechten -- eskrim yapmak
- fegen -- süpürmek
- fehlen -- bulunmamak; eksik olmak; olmamak
- fehlschlagen -- başarısızlıkla sonuçlanmak; boşa gitmek
- feilschen -- pazarlık etmek
- feixen -- sırıtmak
- fertigmachen -- bitirmek; hazırlanmak
- fertigstellen -- bitirmek; tamamlamak
- festbinden -- bağlamak
- festfahren -- saplanıp kalmak
- festhalten -- sıkı tutmak; tutunmak
- festigen -- sıkılaştırmak
- festmachen -- sıkıca bağlamak
- festnehmen -- tutuklamak; yakalamak
- festsetzen -- belirlemek; saptamak
- feststehen -- iğnelemek
- feststellen -- saptamak
- fetten -- yağlamak
- feuern -- ateş etmek
- ficken -- kamçılamak; sikmek; sokmak
- filmen -- film çevirmek; filmde oynamak; filme almak
- filtrieren -- süzmek
- finanzieren -- finanse etmek
- finden -- bulmak; bulunmak
- fischen -- balık tutmak
- fixieren -- saptamak; tespit etmek
- flackern -- parıldamak; titreyerek yanmak
- flattern -- dalgalanmak; uçuşmak
- flehen -- yalvarmak
- fliegen -- uçmak
- fliehen -- kaçmak
- fließen -- akmak
- flimmern -- parıldamak
- flirten -- flört etmek
- fluchen -- küfretmek; sövmek
- flunkern -- atmak; yalan; yalan söylemek
- flüchten -- kaçmak
- flüstern -- fısıldamak
- folgen -- itaat etmek
- folgern -- sonuç çıkarmak
- foltern -- işkence; işkence etmek
- fordern -- gerektirmek; istemek; talep etmek
- formen -- biçimlendirmek
- formulieren -- formüle etmek
- forschen -- araştırmak; soruşturmak
- fortbringen -- götürmek
- fortfahren -- ayrılmak; devam etmek; gitmek
- fortgehen -- ayrılıp gitmek; bırakmak; uzaklaşmak
- fortpflanzen -- çoğalmak; üremek
- fortschaffen -- götürmek; ortadan kaldırmak
- fortschreiten -- ilerlemek
- fortsetzen -- devam etmek
- fragen -- sormak; soru
- frankieren -- pul yapıştırmak
- freilassen -- salıvermek; serbest bırakmak
- freimachen -- pul yapıştırmak; pullamak
- freisprechen -- aklamak; beraat ettirmek
- fressen -- tıkınmak; yemek
- freuen -- sevindirmek; sevinmek
- frieren -- donmak; üşümek
- frisieren -- saçını tarayıp düzeltmek
- frottieren -- ovmak
- frühstücken -- kahvaltı yapmak
- funkeln -- parıldamak
- funken -- kıvılcım; telsizle bildirmek
- funktionieren -- işlemek; çalışmak
- furzen -- osurmak
- fußen -- dayanmak
- fügen -- boyun eğmek; uymak
- fühlen -- duymak; hissetmek
- führen -- götürmek; tutmak; yol göstermek; yönetmek; yürütmek; önderlik etmek
- fürchten -- korkmak; korkutmak
- füttern -- beslemek; yem vermek
- fällen -- kesmek; vermek
- fälschen -- aldatmak amacıyla taklit etmek; kalpazanlık yapmak; sahtekârlık yapmak
- färben -- boyamak; renk vermek
- fördern -- ilerletmek; kaydırmak; teşvik etmek
- gackern -- gıdaklamak
- gaffen -- aptal aptal bakmak
- galoppieren -- dörtnal gitmek
- galvanisieren -- galvanize etmek
- garantieren -- garanti etmek; teminat vermek
- garnieren -- donatmak; süslemek
- geben -- vermek
- gebrauchen -- kullanmak
- gebären -- doğurmak
- gedeihen -- başarılı olmak; büyümek; gelişmek; ilerlemek; yetişkin
- gedenken -- anmak; düşünmek; niyetinde olmak
- gedulden -- sabretmek
- gefangennehmen -- esir almak; tutuklamak
- gefrieren -- donmak
- gefährden -- tehlikeye sokmak
- gegenüberstehen -- karşısında bulunmak
- gegenüberstellen -- karşılaştırmak; yüzleştirmek
- gehen -- gitmek; yürümek
- gehorchen -- itaat etmek; uymak
- gehören -- ait olmak
- geizen -- pinti
- gelangen -- ulaşmak; varmak
- geleiten -- eşlik etmek; uğurlamak
- gelingen -- başarmak
- gellen -- keskin bir ses çıkarmak; kulakları tırmalamak
- geloben -- ahdetmek; ant içmek
- genehmigen -- beğenmek; izin vermek; kabul etmek; onaylamak
- genesen -- atlatmak; iyileşmek; kurtulmak
- genieren -- rahatsız etmek; sıkmak; sıkılmak; utanmak
- genießen -- hoşlanmak; içmek; yemek; zevkini çıkarmak
- genügen -- yetmek
- geraten -- istemeyerek gelmek; iyi olmak; maruz kalmak; uğramak
- gerben -- tabaklamak
- gerinnen -- koyulaşmak; pıhtılaşmak
- geschehen -- olmak; vuku bulmak
- gesellen -- arkadaş olmak; birleşmek
- gestatten -- izin vermek; müsaade etmek
- gestehen -- itiraf etmek
- gestikulieren -- el kol hareketi yapmak
- getrauen -- cesaret etmek; kendine güvenmek
- gewinnen -- kazanmak
- gewähren -- bahşetmek; vermek; yerine getirmek
- gewährleisten -- garanti etmek; teminat vermek
- gewärtigen -- beklemek
- gewöhnen -- alışmak; alıştırmak
- gießen -- dökmek; sulamak
- glauben -- inanmak; inanç; sanmak
- gleichen -- andırmak; benzemek
- gleichsetzen -- eşit haklar vermek
- gleiten -- kaymak
- gliedern -- bölümlemek; düzenlemek; sınıflamak
- glimmen -- alevsiz yanmak
- glitzern -- parıldamak
- glotzen -- dik dik bakmak
- glücken -- başarmak
- glühen -- kor halinde yanmak
- glänzen -- parlamak
- glätten -- düzleştirmek; kayganlık; parlaklık; pürüzsüzlük
- grasen -- otlamak
- grassieren -- kasıp kavurmak; kırıp geçirmek
- gratulieren -- kutlamak
- gravieren -- oymak
- greifen -- dokunmak; tutmak; yakalamak
- grinsen -- sırıtmak
- grollen -- garaz beslemek
- grübeln -- kara kara düşünmek; zihnini kurcalamak
- gründen -- kurmak
- grüßen -- selamlamak
- gucken -- bakmak
- gurgeln -- çalkalamak
- gutheißen -- beğenmek; onaylamak; uygun bulmak
- gähnen -- esnemek
- gären -- mayalanmak
- gönnen -- esirgememek; gözü olmamak; izin vermek; kıskanmamak; vermek
- haben -- sahip olmak
- hacken -- gagalamak; kazma; kesmek; kıymak; çapa; ökçe
- hageln -- dolu yağmak
- halbieren -- ikiye bölmek
- hallen -- büyük salon; lobi; tınlamak; çınlamak
- halten -- beslemek; dayanmak; durdurmak; durmak; tutmak; yetiştirmek
- hamstern -- istifçilik yapmak
- handeln -- davranışta bulunmak; pazarlık etmek; ticaret yapmak
- handhaben -- elle yönetmek; kullanmak; uygulamak
- hantieren -- elle çalışmak; kullanmak; uğraşmak
- harnen -- işemek
- harren -- beklemek
- hassen -- nefret etmek
- hasten -- acele etmek
- hauchen -- hohlamak; üflemek
- hauen -- dayak; dayak atmak; kazma; kesmek; kötek; vurmak; yarmak
- haushalten -- idareli kullanmak
- hausieren -- kapı kapı dolaşarak satıcılık yapmak
- heben -- kaldırmak; yükseltmek
- hegen -- beslemek; korumak
- heilen -- iyileşmek; iyileştirmek
- heiligen -- kutsamak
- heimfahren -- eve dönmek
- heimkehren -- eve dönmek
- heiraten -- evlenme; evlenmek
- heißen -- anlamına gelmek; denilmek; emretmek; ismi olmak
- heizen -- ısıtmak
- helfen -- yardım etmek
- hemmen -- alıkoymak; engellemek; kösteklemek
- herablassen -- indirmek; tenezzül etmek
- herabsetzen -- azaltmak; fiyatını indirmek; küçük düşürmek
- heranbringen -- getirmek
- herankommen -- yaklaşmak
- herantreten -- yaklaşmak
- heranwachsen -- büyümek; serpilmek; yetişmek
- heraufziehen -- kaldırmak; yukarı çekmek
- herausbringen -- bulmak; ortaya çıkarmak; yayımlamak; çıkarmak
- herausfinden -- bulup çıkarmak; keşfetmek
- herausgeben -- iade etmek; teslim etmek; yayımlamak; çıkarmak
- herauskommen -- dışarı çıkmak; ortaya çıkmak
- herausreißen -- koparmak
- herausstellen -- anlaşılmak; ortaya çıkmak
- heraustreten -- dışarı çıkmak; tuvalete gitmek
- herausziehen -- çıkarmak
- herbeieilen -- acele koşup gelmek
- herbeiführen -- neden olmak
- hereinfallen -- faka basmak; tuzağa düşmek
- hereinlegen -- aldatmak; faka bastırmak; tongaya düşürmek
- hergeben -- vazgeçmek; vermek
- herkommen -- gelmek
- herrichten -- hazırlamak
- herrschen -- egemenlik sürmek; hüküm sürmek
- herrühren -- ileri gelmek; kaynaklanmak; çıkmak
- herstellen -- etmek; oluşturmak; vücuda getirmek; yapmak
- herumführen -- dolaştırmak; gezdirmek
- herumlungern -- aylak aylak dolaşmak; sürtmek
- herumsprechen -- ağızdan ağıza dolaşmak; yayılmak
- herunterkommen -- aşağı inmek
- hervorbringen -- meydana getirmek; yaratmak
- hervorgehen -- anlaşılmak; doğmak; ileri gelmek
- hervorheben -- vurgulamak
- hervorrufen -- ileri gelmek; nedeni olmak; uyandırmak; yol açmak
- heucheln -- ikiyüzlülük etmek; taslamak; yalandan yapmak
- heulen -- ağlamak; ulumak
- hinaufgehen -- yukarı çıkmak; yükselmek
- hinaufsteigen -- yukarı çıkmak
- hinausgehen -- dışarı çıkma
- hinausschieben -- ertelemek
- hinauswerfen -- dışarı atmak; kapı dışarı etmek
- hindern -- engellemek
- hindeuten -- göstermek; ima etmek; işaret etmek; sezdirmek
- hineingehen -- içeri girmek
- hinfahren -- gitmek; götürmek
- hinfallen -- düşmek
- hinführen -- götürmek
- hinken -- aksamak; topallamak
- hinlegen -- de yatmak; koymak; uzanmak; yatırmak
- hinnehmen -- aldırış etmemek; göz yummak; sineye çekmek; yutmak
- hinrichten -- idam etmek
- hinsetzen -- oturmak
- hinstellen -- dikmek; koymak
- hintergehen -- aldatmak; ihanet etmek
- hinterlassen -- geride bırakmak; miras bırakmak
- hinterlegen -- depo etmek
- hinuntergehen -- aşağı inmek; düşmek
- hinunterschlucken -- yutmak
- hinweisen -- dikkatini çekmek; işaret etmek
- hinziehen -- gecikmek; uzamak
- hinzufügen -- eklemek; katmak
- hobeln -- rendelemek
- hocken -- çömelmek
- hoffen -- ummak
- holen -- alıp gitmek; çağırmak
- honorieren -- ödeme yapmak; ücret vermek
- hopsen -- hoplamak; sıçramak
- horchen -- dinlemek; kulak vermek
- hungern -- acıkmak
- huschen -- uçmak
- husten -- öksürmek; öksürük
- hüpfen -- hoplamak; sıçramak
- hypnotisieren -- ipnotize etmek
- hüten -- korumak; saklamak; sakınmak
- häkeln -- tığla örmek
- hämmern -- çekiçle vurmak
- hängen -- asmak; asılı durmak
- hänseln -- alaya almak; takılmak
- hätscheln -- okşamak
- häufen -- birikmek; toplanmak; yığmak
- hören -- duymak; işitmek
- identifizieren -- kimliğini saptamak; tanımak; özdeleştirmek
- ignorieren -- bilmemezlikten gelmek; görmemezlikten gelmek
- imitieren -- taklit etmek
- impfen -- aşı yapmak
- importieren -- dışalım yapmak; ithal etmek
- improvisieren -- doğaçtan söylemek; irticalen söylemek
- industrialisieren -- endüstrileştirmek; sanayileştirmek
- infizieren -- bulaştırmak; geçirmek
- informieren -- bilgi edinmek; bilgi vermek; haberdar etmek
- inhaftieren -- tutuklamak
- inhalieren -- içine çekmek
- innehaben -- elinde tutmak; sahibi olmak
- inserieren -- gazeteye ilan vermek
- installieren -- döşemek; tesis etmek
- inszenieren -- oyunlamak; sahneye koymak
- interessieren -- ilgilendirmek; ilgilenmek
- irremachen -- şaşırtmak
- irren -- aldanmak; deli; yanılmak; çılgın
- irritieren -- aklını karıştırmak; şaşırtmak
- jagen -- avlamak; avlanmak
- jammern -- feryat etmek
- jaulen -- ulumak
- jubeln -- sevinçten çığlık atmak; tezahürat yapmak
- jucken -- kaşınmak
- kanalisieren -- kanalizasyon yapmak; kanalize etmek
- kandidieren -- adaylığını koymak
- kapieren -- anlamak; kavramak
- kapitulieren -- teslim olmak
- kaputtgehen -- bozulmak; kırılmak
- kaputtmachen -- bozmak; kırmak
- karikieren -- karikatürize etmek
- kassieren -- feshetmek; iptal etmek; tahsil etmek
- kauen -- çiğnemek
- kauern -- büzülmek; çömelmek
- kaufen -- satın almak
- kehren -- dönemeç; süpürmek; çevirmek
- kehrtmachen -- geri dönmek
- keifen -- azarlama
- keimen -- filizlenmek; çimlenmek
- kennen -- bilmek; tanımak
- kennenlernen -- tanımak; öğrenmek
- kennzeichnen -- işaretlemek; karakterize etmek; mimlemek
- kentern -- alabora etmek
- keuchen -- solumak
- kichern -- kıkır kıkır gülmek
- kippen -- devirmek; devrilmek; izmarit
- kitzeln -- gıdıklamak
- klaffen -- aralık kalmak
- klagen -- dava; dava açmak; yakınmak; şikayet; şikayet etmek; şikäyet etmek
- klarlegen -- açıklamak
- klassifizieren -- sınıflandırmak
- klatschen -- alkışlamak; dedikodu etmek
- klauen -- aşırmak; pençe; yürütmek
- kleben -- yapıştırmak
- kleiden -- giydirmek; giyinmek; giymek; iyi gitmek; yakışmak
- klemmen -- darlık; kıskaç; sıkmak; sıkıntı; sıkışmak; sıkıştırmak
- klettern -- tırmanmak
- klimmen -- tırmanmak
- klimpern -- tıngırdamak
- klingen -- liiet; traş bıçağı; tınlamak; çınlamak
- klirren -- takırdamak; şakırdamak
- kläffen -- gürlemek; havlamak; kısık seslerle havlamak
- klären -- aydınlanmak; aydınlatmak; açıklamak
- knabbern -- kemirmek
- knacken -- kırmak; çatırdamak
- knallen -- patlamak; çatlamak
- knarren -- gıcırdamak
- knattern -- takırdamak çatırdamak
- knebeln -- ağzını tıkamak
- kneifen -- çimdiklemek
- kneten -- yoğurmak
- knicken -- kırmak; kırılmak
- knicksen -- reverans yapmak
- knien -- diz çökmek
- kniffen -- katlamak; kıvırmak
- knipsen -- delmek; fotoğraf çekmek; zımbalamak
- knirschen -- gıcırdamak; çatırdamak
- knistern -- çıtırdamak
- knittern -- buruşmak
- knurren -- guruldamak; homurdanmak; hırlamak
- knüpfen -- bağlamak; düğümlemek
- knöpfen -- iliklemek
- kochen -- kaynatmak; pişirmek
- kolonisieren -- sömürgesi altına almak
- kombinieren -- birleştirmek
- kommandieren -- emretmek; komuta etmek
- kommen -- gelmek
- kommentieren -- yorum yapmak; yorumlamak
- kompensieren -- dengelemek; telafi etmek
- komplizieren -- güçleştirmek; karıştırmak
- komponieren -- bestelemek
- kondensieren -- kondanze; koyulaştırmak; yoğunlaştırmak
- kondolieren -- başsağlığı dilemek
- konfiszieren -- el koymak; toplatmak
- konfrontieren -- karşı karşıya getirmek; yüzleştirmek
- konjugieren -- çekmek
- konkurrieren -- rekabet etmek; yarışmak
- konservieren -- konserve yapmak; korumak; saklamak
- konstruieren -- kurmak; oluşturmak; yapmak
- konsumieren -- tüketmek
- kontrollieren -- denetlemek; kontrol etmek
- konzentrieren -- bir noktaya toplamak; derişmek; konsantre olmak; yoğunlaştırmak
- kopieren -- kopya etmek; kopya çekmek; taklit etmek
- koppeln -- bir araya bağlamak
- korrespondieren -- mektuplaşmak; uymak; uyuşmak; yazışmak
- korrigieren -- düzeltmek
- kosen -- okşamak
- kosten -- harcamalar; mal olmak; masraflar; para etmek; tatmak
- krabbeln -- sürünmek; tırmanmak
- krachen -- gümbürdemek; çatırdamak
- krakeelen -- kd yaygara koparmak; çıngar çıkarmak
- kratzen -- dalamak; kaşımak; kaşınmak; tırmalamak
- kreischen -- avaz avaz bağırmak; yaygara koparmak
- kreisen -- dolaşmak; dönmek
- krepieren -- gebermek; ölmek
- kreuzen -- kavuşturmak; kesişmek; kesmek; melezlemek; çaprazlamak
- kreuzigen -- çarmıha germek
- kriechen -- sürünmek
- kriegen -- almak; elde etmek
- kritisieren -- eleştirmek
- kritzeln -- kargacık burgacık yazmak; çiziktirmek
- krümeln -- ufalamak
- krümmen -- bükmek; bükülmek; eğilmek; eğmek
- krächzen -- gaklamak
- kräftigen -- kuvvetlendirmek
- kränken -- gücendirmek; incitmek; kalbıni kırmak
- krönen -- taç giydirmek
- kultivieren -- işlemek; uygarlaştırmak
- kundgeben -- bildirmek; haber vermek; tebliğ etmek
- kurieren -- tedavi etmek
- kühlen -- serinletmek; soğutmak
- kündigen -- işten çıkacağını; çıkarılacağını bildirmek
- kürzen -- azaltmak; küçültmek; kısaltmak; kısalık
- küssen -- öpmek
- kämmen -- saçını taramak; taramak; taranmak
- kämpfen -- savaşmak; çarpışmak
- lackieren -- cilalamak; verniklemek
- lagern -- depo etmek
- lahmen -- topallamak
- lallen -- anlaşılmaz konuşmak; kekelemek
- landen -- inmek; karaya çıkarmak; karaya çıkmak
- langen -- uzanmak; yetişmek; yetmek
- langweilen -- canı sıkılmak; canını sıkmak
- lassen -- -dırmak; -tırmak; -ye izin vermek; bırakmak; terk etmek; yaptırmak
- latschen -- ayağını sürterek yürümek
- lauern -- pusu kurmak; pusuda beklemek
- laufen -- akmak; işlemek; koşmak; yürümek; yürüyerek gitmek
- lauschen -- dinlemek; kulak vermek
- lauten -- ifade etmek; yazılı olmak; şöyle demek
- leben -- yaşamak
- lechzen -- özlemini çekmek
- lecken -- akmak; su almak; sızmak; yalamak
- leeren -- boşaltmak
- legalisieren -- resmen onaylamak; yasallaştırmak
- legen -- döşemek; koymak; uzanmak; yatmak; yatırmak
- lehnen -- arkalık; dayamak; dayanak; dayanmak; yaslamak; yaslanmak
- lehren -- ders; ibret; çıraklık; öğreti; öğretmek
- leihen -- ödünç almak; ödünç vermek
- leimen -- tutkallamak
- leisten -- altından kalkabilmek; becermek; kaşık; pervaz; titiz; üstesinden gelmek
- leiten -- etmek; iletmek; yapmak; yol göstermek; yönetmek
- lenken -- kullanmak; sürmek; yöneltmek; yönetmek
- lernen -- öğrenmek
- lesen -- okumak
- leuchten -- lamba; parıldamak; ışık; ışık saçmak
- leugnen -- inkâr etmek; yadsımak
- lichten -- budamak; demir almak; seyretmek
- lieben -- sevmek
- liebhaben -- hoşlanmak; sevmek
- liebkosen -- okşamak
- liefern -- teslim etmek; yollamak
- liegenlassen -- bırakmak; dokunmamak; el sürmemek; sermek; unutmak
- liquidieren -- tasfiye etmek
- lispeln -- peltek konuşmak
- loben -- övmek
- lochen -- delmek; zımbalamak
- locken -- bukle; büyülemek; cezbetmek; lüle
- lockern -- gevşetmek
- lodern -- alevlenmek
- lohnen -- değmek; ödüllendirmek
- losbinden -- ayırmak; çözmek
- losen -- ad çekmek; kura çekmek
- losfahren -- ayrılmak; hareket etmek
- losgehen -- ateş almak; başlamak; gevşemek; gitmek
- loskommen -- kurtulmak
- loslassen -- salıvermek; serbest bırakmak
- losmachen -- ayırmak; açmak; çözmek
- lossagen -- bırakmak; vazgeçmek
- loswerden -- başından savmak; kurtulmak
- losziehen -- yola koyulmak
- lutschen -- emmek
- lüften -- havalandırmak
- lügen -- yalan; yalan söylemek
- lynchen -- linç etmek
- lähmen -- felce uğratmak; kötürüm etmek
- lärmen -- gürültü yapmak
- lästern -- dedikodu yapmak; küfretmek; sövüp saymak; çekiştirmek
- läuten -- çalmak
- löffeln -- kaşıklamak
- löschen -- gidermek; silmek; söndürmek
- lösen -- feshetmek; gevşetmek; kendiliğinden çözülmek; çözmek; çözünmek
- löten -- lehimlemek
- machen -- etmek; imal etmek; neden olmak Zararı yok!; yapmak
- magnetisieren -- mıknatıslamak
- mahlen -- öğütmek
- mahnen -- anımsatmak; hatırlatmak; ihtar etmek; uyarmak
- malen -- boyamak; resim yapmak
- mangeln -- eksik olmak
- manövrieren -- manevra yapmak
- marinieren -- salamura yapmak
- markieren -- işaretlemek
- marschieren -- yürümek
- martern -- işkence; işkence etmek
- maskieren -- maskelemek
- massakrieren -- soykırım yapmak
- massieren -- masaj yapmak
- maulen -- homurdanmak
- mausern -- tüy değiştirmek
- mechanisieren -- makineleştirmek; mekanize etmek
- meckern -- lafa karışmak; melemek; mızmızlanmak; sersemce gülmek
- meiden -- kaçınmak; sakınmak
- meinen -- amacında olmak; demek istemek; düşünmek; fikrinde olmak; sanmak
- meistern -- altından kalkmak; becermek; üstesinden gelmek
- melden -- bakmak; başvurmak; bildirmek; geldiğini bildirmek; haber vermek; ilan etmek; yazılmak
- melken -- sağmak
- mengen -- kalabalık; karıştırmak; katmak; küme; miktar; nicelik; yığın
- merken -- anlamak; dikkat etmek; duymak; farkına varmak
- messen -- fuar; panayır; ölçmek
- meutern -- ayaklanmak; başkaldırmak
- miauen -- miyavlamak
- mieten -- kira; kiralamak
- mildern -- azaltmak; hafifletmek; yatıştırmak; yumuşatmak
- mindern -- azalmak; azaltmak
- mischen -- karıştırmak
- mitarbeiten -- birlikte çalışmak; işbirliği; işbirliği yapmak
- mitbringen -- birlikte getirmek
- mitfahren -- birlikte gitmek
- mitgehen -- birlikte gitmek; eşlik etmek
- mitkommen -- birlikte gelmek; izlemek
- mitmachen -- katılmak
- mitnehmen -- birlikte götürmek; yanına almak
- mitreden -- konuşmaya katılmak
- mitreisen -- birlikte yolculuk yapmak
- mitspielen -- birlikte oynamak; oyuna katılmak
- mitteilen -- bildirmek; haber vermek
- mitwirken -- katkısı olmak; payı olmak
- modern -- modern; çağcıl; çağdaş
- modernisieren -- modernize etmek; çağdaşlaştırmak
- mogeln -- mızıkçılık yapmak
- monopolisieren -- tekeli altına almak
- montieren -- monte etmek
- mucksen -- hafif bir ses çıkarmak; kımıldanmak
- multiplizieren -- çarpmak
- munkeln -- dedikodusu çıkmak; kulaktan kulağa yayılmak; söylenmek
- murmeln -- bilye; mırıldanmak; zıpzıp
- murren -- homurdanmak
- musizieren -- müzik yapmak
- mustern -- gözden geçirmek; incelemek; süzmek; yoklamak
- mutmaßen -- tahmin etmek
- münden -- dökülmek; karışmak
- müssen -- -malı; -mek zorunda olmak; -meli
- mähen -- ekin biçmek; oraklamak; tırpanlamak
- mäkeln -- kusur bulmak
- mäßigen -- azaltmak; kısmak; yatıştırmak
- mästen -- semirtmek
- möblieren -- döşemek
- mögen -- beğenmek; beğenmek hoşlanmak; sevmek
- nachahmen -- benzetmek; taklit etmek; öykünmek
- nachbestellen -- yeniden ısmarlamak
- nachbilden -- kopya etmek; taklit etmek
- nachdenken -- üzerinde düşünmek
- nacherzählen -- yeniden kendi sözleriyle anlatmak
- nachfolgen -- takip etmek; yerine geçmek
- nachforschen -- inceleme yapmak
- nachfragen -- bilgi almak; bilgi edinmek
- nachfüllen -- yeniden doldurmak
- nachgeben -- dayanamamak; ipin ucunu bırakmak
- nachgehen -- arkasından gitmek; peşinde dolaşmak
- nachhelfen -- yardım etmek
- nachholen -- karşılamak; telafi etmek
- nachkommen -- sonradan gelmek
- nachlassen -- azalmak; gevşetmek; hafiflemek; indirim yapmak
- nachlaufen -- peşinden koşmak
- nachmachen -- taklit etmek
- nachprüfen -- gözden geçirmek; kontrol etmek; yoklamak
- nachrechnen -- gözden geçirmek; yeniden hesaplamak
- nachsagen -- sözlerini yinelemek; tekrarlamak
- nachschlagen -- arayıp bulmak; bakmak
- nachsehen -- bakmak; başvurmak; gözden geçirmek; izlemek; kontrol etmek
- nachtragen -- eklemek
- nachweisen -- göstermek; ispat etmek; kanıtlamak
- nachwirken -- etkisini sürdürmek
- nachzahlen -- ek olarak ödemek
- nachziehen -- arkasından gitmek; arkasından sürüklemek; sıkıştırmak; topallamak
- nachäffen -- taklit etmek
- nageln -- çivilemek
- nagen -- kemirmek
- narkotisieren -- narkoz vermek; uyuşturmak
- narren -- alaya almak; deli; enayi; kaçık
- naschen -- tadına bakmak; tatlı yemek; tatmak
- nationalisieren -- ulusallaştırmak
- naturalisieren -- vatandaşlığa kabul etmek
- necken -- birine takılmak
- nehmen -- almak
- neiden -- kıskanmak
- nennen -- adlandırmak; demek
- nesteln -- bağlamak
- nicken -- 'evet' anlamında başını sallamak
- niedergehen -- fırtına çıkmak; yere inmek
- niederlassen -- oturmak; yerleşmek
- niederlegen -- ayrılmak; yere koymak; çekilmek
- niederschlagen -- nakavt etmek; yere bakmak; yere sermek; önüne bakmak
- nieseln -- çiselemek
- niesen -- aksırmak
- nippen -- yudumlamak
- nisten -- yuva yapmak; yuvalamak
- nivellieren -- düzleştirmek; tesviye etmek
- normalisieren -- normalleştirmek
- notieren -- not etmek; yazmak
- notlanden -- zorunlu iniş yapmak
- numerieren -- numaralamak
- nutzen -- avantaj; fayda; kazanç; yarar; yararlanmak; çıkar
- nützen -- yararlanmak
- nähen -- dikmek
- nähern -- yaklaşmak; yaklaştırmak
- nähertreten -- yaklaşmak; yakınlaşmak; yanaşmak
- nähren -- beslemek; beslenmek
- nässen -- ıslatmak
- nörgeln -- mızmızlanmak
- nötigen -- baskı yapmak; sıkıştırmak; zorunlu kılmak
- offenbaren -- açıklamak; açıkça göstermek; ifşa etmek; ortaya koymak
- ohrfeigen -- tokat; tokatlamak
- onanieren -- mastürbasyon yapmak
- operieren -- ameliyat etmek
- opfern -- feda etmek; kurban etmek
- opponieren -- karşı çıkmak; muhalefet etmek
- ordnen -- düzene sokmak; düzenlemek; tertip etmek; yoluna koymak
- organisieren -- düzenlemek; tertip etmek
- orientieren -- bilgi almek; bilgi vermek; yol göstermek; yönünü belirlemek
- paaren -- çiftleşmek
- pachten -- kira; kiralamak
- packen -- paketlemek; tutmak; yakalamak
- panzern -- zirh kaplamak
- pappen -- karton; mukavva; yapışmak; yapıştırmak
- parfümieren -- parfüm sürmek
- parieren -- itaat etmek; çelmek; önüne geçmek
- parken -- park yapmak
- parzellieren -- parsellemek
- passen -- işine gelmek; uygun olmak; uymak; yakışmak
- passieren -- geçip gitmek; olmak; vuku bulmak
- pauken -- davul; ineklemek; çok çalışmak
- pausieren -- mola vermek
- peilen -- derinliği ölçmek
- peinigen -- acı vermek; azap çektirmek; işkence etmek
- pendeln -- salınmak
- pennen -- uyumak
- pensionieren -- emekliye ayırmak
- petzen -- ele vermek; gammazlamak
- pfeifen -- düdük; düdük çalmak; pipo; ıslık çalmak
- pflastern -- kaldırım döşemek
- pflücken -- devşirmek; koparmak; toplamak
- pflügen -- çift sürmek
- pfropfen -- aşılamak; tapa; tıkamak; tıkaç; tıkaç geçirmek; tıpa
- pfuschen -- kötü iş görmek
- pfänden -- haczetmek
- phantasieren -- düş kurmak; hayallere kapılmak; imgelemek; saçmalamak; uydurmak
- photographieren -- resim çekmek
- picken -- gagalamak
- piepen -- cıvıldamak
- piesacken -- eziyet vermek; rahatsız etmek; sıkmak
- pilgern -- hacca gitmek
- pinkeln -- işemek; çiş etmek
- pissen -- işemek
- plagen -- eziyet; rahatsız etmek; yorulmak; zahmet; üzülmek; üzüntü vermek
- planen -- amaçlamak; planlamak; tasarlamak; tente
- planieren -- düzlemek; tesviye etmek
- planschen -- su sıçratmak; suyun içinde tepinmek
- plappern -- gevezelik etmek; zırvalamak
- platzen -- patlamak
- plaudern -- konuşmak; sohbet etmek; söyleşmek
- plombieren -- doldurmak; dolgu yapmak; kurşun damga vurmak
- plündern -- yağma etmek
- plärren -- bağırıp çağırmak; hüngür hüngür ağlamak
- plätschern -- suda oynamak; çağıldamak; şarıldamak
- plätten -- ütülemek
- pochen -- dayanmak; güvenmek; hızlı çarpmak; vurmak
- polarisieren -- kutuplamak
- polemisieren -- polemik yapmak
- polieren -- cilalamak; parlatmak
- politisieren -- politika hakkında konuşmak
- polstern -- geçirmek; kaplamak
- poltern -- gürültü yapmak; şaka yollu bağırıp çağırmak
- posieren -- poz vermek
- prahlen -- böbürlenmek; koltukları kabarmak; övünmek
- praktizieren -- pratik yapmak; staj görmek
- prallen -- çarpmak
- prasseln -- çatırdamak; çıtırdamak
- predigen -- diskur çekmek; va'zetmek öğüt vermek
- preisen -- övmek
- preisgeben -- açığa vurmak; bırakmak; dile vermek; vazgeçmek
- prellen -- dolandırmak; şiddetle çarpmak
- prickeln -- gıdıklamak; kaşındırmak
- privilegieren -- ayrıcalık tanımak
- probieren -- denemek; tadına bakmak
- produzieren -- yetiştirmek; üretmek
- profitieren -- kazanç sağlamak; yararlanmak
- programmieren -- programlamak
- projizieren -- izdüşürmek; projeksiyon yapmak
- proklamieren -- bildirmek; duyurmak; ilan etmek
- propagieren -- propaganda yapmak
- prophezeien -- kehanette bulunmak; önceden bildirmek
- prostituieren -- orospuluk yapmak
- protestieren -- itiraz etmek; protesto etmek
- protokollieren -- tutanak tutmak; zabıt tutmak
- protzen -- fiyaka yapmak; fiyakacı; çalım satmak
- prüfen -- denemek; sınamak
- prügeln -- dövmek
- prägen -- basmak kafasına sokmak; biçim vermek; madeni para basmak
- präsentieren -- takdim etmek; tanıştırmak
- publizieren -- yayımlamak
- pudern -- pudra sürmek
- puffen -- dürtmek; itmek
- pulverisieren -- toz haline getirmek
- punktieren -- noktalamak
- purzeln -- gülünç bir biçimde yuvarlanmak; tepetaklak düşmek
- pusten -- üflemek
- putzen -- boyamak; fırçalamak; parlatmak; silmek; sümkürmek; temizlemek
- pökeln -- salamura yapmak; tuzlamak
- quadrieren -- karesini almak
- quaken -- vakvaklamak
- qualifizieren -- nitelemek; nitelendirmek
- qualmen -- duman çıkarmak; tütmek
- quatschen -- saçma sapan konuşmak; zırvalamak
- quellen -- fışkırmak; kaynak; çıkmak
- quetschen -- berelemek; ezmek; kıstırmak; sıkıştırmak; zedelemek
- quietschen -- acı acı bağırmak; gıcırdamak
- quittieren -- istifa etmek; makbuz vermek
- quälen -- işkence etmek; kendini çok yormak; rahatsız etmek
- radebrechen -- başını gözünü yararak konuşmak
- radfahren -- bisiklete binmek
- radieren -- silmek
- raffen -- kaldırmak; kapmak
- ragen -- yükselmek; çıkıntı yapmak
- rammen -- tokmaklamak
- randalieren -- gürültüye boğmak; şamata etmek
- rascheln -- hışırdamak
- rasen -- hızla geçip gitmek; küplere binmek; çim; çimen
- rasieren -- tıraş etmek; tıraş olmak
- rasseln -- takırdamak
- raten -- fikir vermek; pay; tahmin etmek; taksit; öğüt vermek; öğütlemek
- ratifizieren -- onamak; onaylamak
- rationalisieren -- rasyonalize etmek
- rationieren -- tayına başlamak
- rattern -- takırdamak
- rauben -- yağma etmek; zorla elinden almak; çalmak
- rauchen -- içmek
- raufen -- boğuşmak; dövüşmek
- raunen -- fısıldamak
- rauschen -- fışırdamak; uğuldamak; çınlamak; şarıldamak
- reagieren -- tepki göstermek; tepkimek
- realisieren -- gerçekleştirmek
- rebellieren -- ayaklanmak; başkaldırmak; isyan etmek
- rechnen -- hesaplamak; saymak
- rechtfertigen -- haklı çıkarmak; kendini haklı çıkarmak
- recken -- gerinmek; germek; uzatmak
- reden -- konuşma; konuşmak; söylemek; söylev
- reduzieren -- azaltmak; eksiltmek
- referieren -- bir şeyi açıklamalı anlatmak; rapor vermek
- reflektieren -- yansıtmak
- reformieren -- düzeltmek; reform yapmak; ıslah etmek
- regieren -- idare etmek; yönetmek
- registrieren -- deftere geçirmek; kaydetmek; tescil etmek
- regnen -- yağmak
- regulieren -- ayarlamak; düzeltmek
- reiben -- mutfak rendasi; ovmak; rendelemek
- reichen -- sunmak; uzanmak; uzatmak; yetişmek; yetmek
- reifen -- olgunlaşmak
- reihen -- dizi; sıra; sıralamak
- reimen -- uyaklı olmak; uymak
- reinigen -- temizlemek
- reinkommen -- anlaşmak; uyuşmak; uzlaşmak
- reisen -- seyahat etmek; yolculuk yapmak
- reißen -- parçalamak; yolmak; yırtmak; çekip koparmak
- reiten -- ata binmek; atla gitmek
- reizen -- cezbetmek; kızdırmak; kışkırtmak; sinirlendirmek; tahriş etmek; çekmek
- reklamieren -- şikâyet etmek
- rennen -- koşmak; koşu; yarış; yarışmak
- renovieren -- yenileştirmek
- rentieren -- kazanç getirmek
- reparieren -- onarmak
- repräsentieren -- temsil etmek
- reservieren -- korumak; saklamak; yer ayırtmak
- respektieren -- saygı göstermek
- restaurieren -- restore etmek; yenilemek
- retten -- kurtarmak
- retuschieren -- rötuş yapmak
- revanchieren -- acısını çıkarmak; karşılıkta bulunmak
- richten -- bağlı olmak; doğrultmak; düzeltmek; hazırlamak; uymak; yöneltmek
- riechen -- koklamak; kokmak
- rieseln -- çağıldamak; çiselemek
- rinnen -- akmak; damlamak; oluk
- riskieren -- riske girmek
- ritzen -- tırmalamak; yarık; çatlak; çizmek
- rivalisieren -- rekabet etmek
- rodeln -- kızakla kaymak
- roden -- ağaçlarını keserek ormanı açmak
- rollen -- gümbürdemek; gürlemek; makara; rol; rulo; tomar; yuvarlamak; yuvarlanmak
- rosten -- paslanmak
- rotieren -- dönmek
- rudern -- kürek çekmek
- rufen -- bağırmak; seslenmek; çağırmak
- ruhen -- dinlenmek
- ruinieren -- bozmak; harap etmek; mahvetmek; yıkmak
- rumpeln -- gümbürdemek
- runden -- daire; halka; topluluk; tur; yuvarlatmak; çevre
- runzeln -- buruşturmak; kırışıklık
- rupfen -- koparmak; yolmak
- rutschen -- kaymak
- rügen -- azar; azarlamak; fırça; zılgıt
- rühmen -- övmek; övünmek
- rühren -- dokunmak; etkilemek; hareket ettirmek; kımıldatmak; çalkalamak
- rülpsen -- geğirmek
- rütteln -- sallamak; sarsmak
- rächen -- acısını çıkarmak; misilleme yapmak; öcünü almak
- räuchern -- tütsülemek
- räumen -- boşaltmak; terk etmek; toplamak; çekidüzen vermek
- räuspern -- hafifçe öksürerek kısılan sesini düzeltmek
- röcheln -- hırıldamak
- röntgen -- röntgenini çekmek
- rösten -- kavurmak; kızartmak
- röten -- kızartmak
- sabbern -- gevezelik etmek
- sabotieren -- baltalamak
- sacken -- çuvala koymak
- sagen -- demek; söylemek
- salutieren -- selamlamak
- salzen -- tuzlamak; tuzlu
- sammeln -- bir araya getirmek; biriktirmek; toplamak; toplanmak
- sanieren -- kurtarmak
- satteln -- eyerlemek
- saufen -- içmek; kafayı çekmek
- saugen -- emmek
- sausen -- uğuldamak; vınlamak; yıldırım gibi geçip gitmek
- schaben -- hamamböceği; kazımak; rendelemek; törpülemek; tırmalamak
- schachteln -- kutu
- schaffen -- becermek; sağlamak; yapmak; yaratmak
- schallen -- çınlamak
- scharen -- bir araya gelmek; bir araya toplamak; grup; küme; kümelenmek; kırpmak; makaslamak; sürü
- scharfmachen -- kışkırtmak
- scharren -- eşelemek; kazımak
- schattieren -- gölge vermek; gölgelendirmek
- schaudern -- nefret etmek; tiksinmek; tüyleri ürpermek
- schauen -- bakmak; görmek; gösteri; sergi
- schaufeln -- küreklemek
- schaukeln -- sallanmak; salıncak
- scheiden -- ayrılmak; ayırmak; dölyolu; kılıf; sich -lassen boşanmak; sınır
- scheinen -- görünmek; parlamak; parıldamak
- scheißen -- sıçmak
- scheitern -- başarısızlıkla sonuçlanmak; karaya oturmak
- schellen -- kelepçe; tokat; zil; çalmak; çıngırak
- schelten -- azar; azarlamak
- schenken -- armağan etmek; bağışlamak; meyhane
- scherzen -- şaka yapmak
- scheuchen -- korkuluk; korkutmak sich -vor -den korkmak; çekinmek; ürkütmek
- scheuern -- ovmak; silmek; temizlemek
- schichten -- istif etmek; kat kat yerleştirmek; katman; posta; sınıf; tabaka; vardiya; zümre
- schicken -- göndermek; yollamak
- schieben -- itmek; sürmek
- schielen -- şaşı bakmak
- schießen -- ateş ederek öldürmek; ateş etmek; atmak; atış yapmak; fırlamak; fışkırmak
- schildern -- anlatmak; betimlemek; bildirmek
- schillern -- parıldamak
- schimmeln -- küflenmek
- schimmern -- hafif bar ışık saçmak; pırıldamak
- schimpfen -- azarlamak; küfretmek; sövmek
- schinden -- durmadan çalıştırmak; eziyet etmek; sömürmek; yüzmek
- schippen -- kürek; küreklemek
- schlachten -- alan savaşı; hayvan kesmek
- schlafen -- uyumak
- schlagen -- pataklamak; vurmak; yenmek; çalmak
- schlecken -- yalamak
- schleichen -- gizlice sokulmak; sürünmek
- schleifen -- bilemek; dönemeç; fiyonk; ilmik; papyon; sürüklemek; tıraş etmek; yere sürünmek; yontmak
- schlemmen -- bolluk ve refah içinde yaşamak
- schlendern -- gezinmek; yavaş yavaş dolaşmak
- schlenkern -- sallamak
- schleppen -- giysi kuyruğu; römorkör; sürüklemek; zorla taşımak; çekmek
- schleudern -- atmak; fırlatmak; kaymak; savurmak; üstünkörü çalışmak
- schlichten -- arabulmak; düzleştirmek; tesviye etmek
- schließen -- bitmek; kapamak; kapanmak; kilitlemek; son vermek; tatil etmek
- schlingen -- ağ; birbirine geçmek; burmak; bükmek; düğüm; düğümlemek; ilmik; sarmak; sarılmak; tuzak
- schlittern -- kaymak
- schlitzen -- uzunluğuna yarık açmak; yarmak; çatlamak
- schlottern -- sallanmak; titremek
- schluchzen -- hıçkıra hıçkıra ağlamak
- schludern -- özen göstermemek; üstünkörü çalışmak
- schlummern -- uyumak
- schlüpfen -- atlatmak; sessizce içeri girmek; sıyrılmak
- schlürfen -- höpürdeterek içmek
- schlängeln -- kıvrılmak
- schmachten -- hasretini çekmek; sararıp solmak; zayıf düşmek; özlemek
- schmarotzen -- otlakçılık yapmak; sırtından geçinmek
- schmatzen -- ağzını şapırdatmak; şapır şupur yemek
- schmausen -- tıka basa yiyip içmek; şölen vermek
- schmecken -- lezzetli olmak; tadına bakmak
- schmeicheln -- pohpohlamak; yağcılık yapmak
- schmeißen -- atmak; fırlatmak; savurmak
- schmelzen -- erimek; eritmek
- schmerzen -- acı; acımak; ağrı; ağrımak; gam; gücendirmek; kırmak; sancı; sancımak; sızlamak; tasa
- schmettern -- hırsla yere atmak; ötmek; şakımak
- schmieden -- demirhane; kurmak; çekiçle dövmek
- schmiegen -- uydurmak
- schmieren -- karalamak; pislik; sürmek; yağlamak; yağlı ve yapışkan madde
- schminken -- makyaj; makyaj yapmak; süslenmek
- schmirgeln -- zımparalamak
- schmollen -- darılmak; gücenmek; küsmek; somurtmak
- schmoren -- buğulamak
- schmuggeln -- kaçakçılık yapmak; kaçırmak
- schmunzeln -- bıyık altından gülmek; sırıtmak
- schmutzen -- kirlenmek
- schmücken -- süslemek
- schmähen -- hakaret etmek; iftira etmek; küfür etmek
- schmälern -- azaltmak; indirmek; küçültmek
- schnallen -- toka; tokalamak
- schnappen -- elegeçirmek; enselemek; yakalamak
- schnarchen -- horlamak
- schnattern -- boşboğazlık etmek; vakvaklamak
- schnauben -- ateş püskürmek; burnundan solumak; soluk soluğa kalmak
- schnaufen -- solumak
- schneiden -- kesmek
- schneidern -- kesip biçmek; terzilik yapmak
- schneien -- yağmak
- schnellen -- havaya sıçramak
- schnitzen -- oymak
- schnuppern -- koklamak
- schnurren -- vızıldamak
- schnüffeln -- burnunu sokmak; burnunu çekmek; koklamak
- schnüren -- bağlamak
- schockieren -- şoke etmek
- schonen -- korumak; sakınmak; uymak; özen göstermek
- schrammen -- hafifçe yaralamak; sıyırmak; yarık; çizik
- schrauben -- pervane; vida; vidalamak
- schrecken -- korku; korkutmak; ürkütmek
- schreiben -- mektup; yazmak
- schreien -- bağırmak; haykırmak
- schreiten -- adım atmak
- schrubben -- ovarak temizlemek
- schrumpfen -- buruşmak; büzülmek; daralmak; küçülmek
- schröpfen -- para sızdırmak
- schuften -- çalışmak
- schulden -- borç; borçlu olmak; hata; suç
- schulen -- eğitim ve öğretim vermek; eğitmek ve öğretmek; okul
- schultern -- omuz; omuzlamak
- schummeln -- aldatmak
- schwanken -- bocalamak; dalgalanmak; inip çıkmak; kararsız olmak; sallanmak; sendelemek
- schwarzfahren -- kaçak yolculuk yapmak
- schwarzsehen -- karamsar olmak
- schwatzen -- gevezelik etmek; sohbet etmek
- schweben -- süzülmek
- schweifen -- dolaşmak
- schweißen -- kaynak yapmak
- schwelen -- için için yanmak
- schwelgen -- zevk içinde yaşamak
- schwellen -- başlangıç; büyümek; eşik; travers; çoğalmak; şişmek
- schwenken -- sallamak; yön değiştirmek; çalkalamak
- schwimmen -- yüzmek
- schwindeln -- aldatmak; dolandırıcılık yapmak; yalan söylemek
- schwinden -- azalmak; eksilmek; kaybolmak; kurumak; sararıp solmak; zayıflamak
- schwingen -- sallamak; sallanmak
- schwirren -- vızıldamak
- schwitzen -- terlemek
- schwächen -- güçsüzlük; zayıflatmak; zayıflık
- schwängern -- gebe bırakmak
- schwänzen -- asmak; kırmak
- schwärmen -- -für jan schwärmen birine bayılmak; hayran olmak
- schwärzen -- karartmak
- schwören -- yemin etmek
- schüren -- alevlendirmek; karıştırmak
- schütteln -- sallamak; sarsmak; titretmek; çalkalamak
- schütten -- akıtmak; bardaktan boşanırcasına yağmak; dökmek
- schützen -- korumak; saklamak; savunmak
- schädigen -- zarar vermek
- schälen -- soymak
- schämen -- mahçup olmak; utanmak
- schätzen -- beğenmek; değer biçmek; saygı göstermek; tahmin etmek
- schäumen -- köpürmek
- segeln -- yelkenliyle gitmek
- segnen -- kutsamak
- sehen -- bakmak; görmek
- sehnen -- kiriş; özlemek
- seihen -- süzgeçten geçirmek
- sein -- bulunmak; olmak; onun
- senden -- göndermek; yayımlamak; yollamak
- sengen -- alazlamak; yakmak
- senken -- alçalmak; alçaltmak; indirmek; inmek; yavaşlatmak; çukurluk; çökmek; çöküWü
- servieren -- hizmet etmek; servis yapmak
- setzen -- dikmek; konmak; koymak; oturmak; oturtmak; tünemek
- seufzen -- inlemek; içini çekmek; mızmızlanmak; sızlanmak
- sichern -- sağlamak; sağlamlaştırmak; temin etmek
- sicherstellen -- sağlamak; temin etmek
- sichten -- ayırmak; elekten geçirmek; farketmek; görmek
- sickern -- damlamak; sızmak; sızıntı yapmak
- sieben -- elemek; süzmek; yedi
- siedeln -- yerleşmek
- sieden -- kaynamak; kaynatmak
- siegeln -- damgalamak; mühürlemek
- siegen -- kazanmak; yenmek; zafer kazanmak
- siezen -- 'siz' diye hitap etmek
- signalisieren -- işaret vermek
- singen -- şarkı söylemek
- sinken -- alçalmak; azalmak; batmak; düşmek; eksilmek
- sinnen -- düşünceye dalmak
- sitzen -- oturmak
- sitzenbleiben -- sınıfta kalmak; yerinden kalkmamak
- skizzieren -- karalamak; taslak yapmak
- sollen -- -meli -malı; -mesi gerek
- sondern -- ancak; fakat
- sondieren -- sondaj yapmak
- sonnen -- güneş; güneşlenmek
- sorgen -- bakmak; endişe; huzursuzluk; kaygı; kaygılanmak; merak etmek; sağlamak; tasa; çözmek; üzüntü
- sortieren -- ayıklamak; seçmek; sınıflandırmak; çeşitlerine ayırmak
- soufflieren -- suflörlük yapmak
- sozialisieren -- sosyalize etmek; sosyalleştirmek
- spalten -- bölünmek; ikiye bölmek; kolon; sütun; yarmak; yarık; yarılmak; çatlak; çatlamak; çatlatmak
- spannen -- aralık; germek; kısa süre
- spaßen -- şaka yapmak
- spazieren -- gezmek
- speichern -- ambarlamak
- speien -- kusmak; tükürmek
- speisen -- besin; beslemek; gıda; yedirmek; yemek
- spekulieren -- spekülasyon yapmak
- spenden -- bağış; bağışlamak; bağışta bulunmak; dağıtmak
- spendieren -- armağan etmek; ikram etmek
- sperren -- ambargo; barikat; bariyer; dondurmak; engellemek; kapamak; tıkamak
- spezialisieren -- uzmanlaşmak
- spicken -- doldurmak; kopya çekmek; rüşvet vermek
- spiegeln -- yansımak; yansıtmak
- spielen -- kumar oynamak; oynamak; çalmak
- spinnen -- bükmek; saçmalamak; örmek; örümcek
- spionieren -- casusluk yapmak
- spitzen -- sivriltmek; tepe; uç; yontmak
- spotten -- alay etmek
- sprechen -- konuşmak
- spreizen -- aralarını açmak; birbirinden ayırmak
- sprengen -- havaya uçurmak; serpmek; sulamak
- springen -- atlamak; sıçramak; çatlamak
- sprudeln -- fışkırmak; kaynamak; köpürmek
- sprühen -- sıçramak; sıçratmak
- spucken -- tükürmek
- spüren -- duymak; hissetmek
- spähen -- gözlemek
- stabilisieren -- kararlılaştırmak; stabilize etmek
- stagnieren -- durgunlaşmak; durmak
- stammeln -- kekelemek
- stammen -- kökü ... olmak; soyundan gelmek
- stampfen -- ezmek; tepinmek
- standardisieren -- standardize etmek
- standhalten -- dayanmak; direnmek; karşı koymak
- stanzen -- zımba; zımbalamak
- stapeln -- istif etmek; yığmak
- starren -- dik dik bakmak
- starten -- başlamak; havalanmak; kalkmak
- stattfinden -- olmak; vuku bulmak
- stauben -- toz kalkmak
- stauen -- biriktirmek; tıkanmak
- stechen -- batırmak; dalamak; sokmak; yakmak
- stecken -- batırmak; bulunmak; dikmek; olmak; saplanıp kalmak; sokmak
- stehen -- bulunmak; durmak; olmak; yakışmak; yazmak; yazılı olmak
- stehlen -- aşırmak; çalmak
- steigen -- artmak; binmek; tırmanmak; yukarı çıkmak; yükselmek
- steigern -- arttırmak; sıfat çekimi yapmak; yükseltmek; çoğaltmak
- stellen -- ... imiş gibi davranmak; gelip dikilmek; kendini ... gibi göstermek; konum; koymak; koşmak; kurmak; makam; memuriyet; sormak; vermek; yer; yerleştirmek
- stemmen -- dayanmak; kaldırmak; karşı koymak; yaslanmak
- stempeln -- damgalamak; mühürlemek
- stenographieren -- steno yazmak
- sterben -- ölmek
- sterilisieren -- kısırlaştırmak; sterilize etmek
- steuern -- taşıt kullanmak; vergi; yönetmek
- stibitzen -- araklamak; yürütmek; çalmak
- sticken -- işlemek
- stieren -- dik dik bakmak
- stiften -- kurmak
- stillegen -- durdurmak; söndürmek; tatil etmek
- stillstehen -- durmak; işlememek; kımıldamamak yerinden oynamamak; çalışmamak
- stimmen -- akort etmek; doğru olmak; doğru çıkmak; oy; oy vermek; ses
- stinken -- pis kokmak
- stochern -- karıştırmak; kurcalamak
- stocken -- dili tutulmak; duraklamak; durgunlaşmak; durmak; yavaşlamak
- stolpern -- sendelemek; tökezlemek
- stolzieren -- kurula kurula yürümek
- stopfen -- doldurmak; gözemek; tıkmak; örerek onarmak
- stoppen -- durdurmak; durmak
- stoßen -- ansızın rastlamak; defetmek; geri tepmek; itmek; tekmelemek; çarpmak
- stottern -- kekelemek
- strafen -- ceza; cezalandırmak
- strahlen -- parlamak; ışımak; ışın; ışın yaymak
- strampeln -- tepinmek
- stranden -- karaya oturmak
- strapazieren -- yapabileceğinden fazlasını yaptırmağa çalışmak; yormak zorlamak
- straucheln -- sendelemek
- streben -- uğraşmak; çaba; çabalamak
- strecken -- doğru; germek; hat; mesafe; uzaklık; uzanmak; uzatmak gerinmek; yol
- streicheln -- okşamak
- streichen -- gezinmek; ovmak; sürmek; sürtmek
- streiken -- grev yapmak
- streiten -- kavga etmek
- streuen -- ekmek; saçmak; serpmek
- stricken -- örmek
- strolchen -- serserilik etmek
- sträuben -- dimdik olmak; direnmek; karşı koymak; ürpermek
- strömen -- akmak; akın etmek; sağanak halinde yağmak
- studieren -- araştırmak; incelemek; okumak; öğrenim görmek
- stutzen -- ansızın durmak; kuşkulanmak; kırpmak; kısaltmak
- stülpen -- devirmek; kıvırmak; sıvamak; üst üste koymak
- stümpern -- yüzüne gözüne bulaştırmak
- stürmen -- saldrrmak; şiddetle esmek
- stürzen -- atılmak; devirmek; devrilmek; düşmek; düşürmek; yıkılmak
- stützen -- dastek; dayamak; dayanmak; yardım; yaslamak; yaslanmak
- stänkern -- kavga çıkarmak
- stärken -- canlandırmak; güç; güçlendirmek; kalınlık; kola; kolalamak; kuvvet; kuwetlendirmek; nişasta
- stäuben -- toz kalkmak; tozumak
- stöhnen -- inlemek
- stöpseln -- tıkaçla tıkamak
- stören -- karıştırmak; rahat vermemek; rahatsız etmek
- subtrahieren -- çıkarmak
- suchen -- aramak
- suggerieren -- inandırmağa çalışmak; telkin etmek
- summen -- toplam; tutar; vızıldamak
- summieren -- birikmek; toplanmak
- surren -- vızıldamak
- sühnen -- cezasını çekmek
- symbolisieren -- sembolize etmek; simgelemek
- sympathisieren -- sempati duymak
- synchronisieren -- dublaj yapmak; eşzamanlamak; senkronize etmek; seslendirmek
- sündigen -- günaha girmek
- süßen -- tatlılaştırmak
- säen -- ekmek
- sättigen -- doyurmak
- säubern -- temizlemek
- säugen -- emzirmek
- säumen -- duraksamak; teyellemek; çevrelemek
- tadeln -- azarlamak; paylamak
- tagen -- gün doğmak; toplantı düzenlemek
- tanken -- benzin almak
- tanzen -- dans etmek
- tapezieren -- kağıtla kaplamak
- tappen -- ağır ağır yürümek
- tarnen -- gizlemek; kamufle etmek; maskelemek
- tasten -- el yordamıyla bulmak; parmakla dokunmak; tuş
- tauchen -- batmak; batırmak; daldırmak; dalmak
- tauen -- erimek; çözülmek
- taufen -- vaftiz; vaftiz etmek
- taugen -- elverişli olmak; uygun olmak; yaramak
- taumeln -- sallanmak; sendelemek; sersem sersem yürümek
- tauschen -- değiş tokuş etmek; değiştirmek
- taxieren -- fiyat biçmek
- teeren -- katranlamak
- teilen -- ayırmak; bölmek; paylaşmak
- teilhaben -- katılmak
- teilnehmen -- katılmak
- telefonieren -- telefon etmek
- telegrafieren -- tel çekmek
- terrorisieren -- terör uygulamak; yıldırmak
- testen -- denemek; test uygulamak
- ticken -- tik -tak etmek
- tilgen -- silmek; sönümlemek; çıkarmak; ödemek
- tippen -- daktilo etmek; hafifçe dokunmak; makineyle yazı yazmak
- toasten -- kızartmak
- toben -- azmak; kudurmak
- torkeln -- sendelemek
- torpedieren -- torpillemek
- tosen -- coşmak; gümbürdemek; inlemek
- totlachen -- gülmekten katılmak
- totschlagen -- öldürmek
- traben -- acele etmek; hızlı yürümek; tırısa kalkmak
- tragen -- dasteklemek; giymek; nakletmek; taşımak
- trainieren -- antrenman yapmak; çalışma yapmak; çalışmak
- trampeln -- ağır ağır yürümek; tepinmek
- transportieren -- iletmek; nakletmek; taşımak
- trauen -- güven beslemek; nikâh kıymak
- trauern -- yas tutmak
- treiben -- işletmek; kovmak; meşgul olmak; sürmek; yapmak
- trennen -- ayrılmak; ayırmak
- treten -- ayak basmak; ezmek; gitmek; tekmelemek; tepmek; yürümek
- triefen -- damlamak
- trillern -- şakımak
- trinken -- içmek
- trippeln -- tıpış tıpış yürümek
- triumphieren -- bayram etmek; galip gelmek; yenmek; çok sevinmek
- trockenlegen -- akaçlamak; bebeğin altını değiştirmek; kurutmak
- trocknen -- kurumak; kurutmak
- trommeln -- darbuka; davul; dümbelek; kasnak; trampet çalmak
- trotten -- ağır yürümek; tırıs gitmek
- trotzen -- direnmek; inat etmek
- trüben -- bulandırmak; bulanmak; bulutlanmak; kapanmak
- trügen -- aldatmak; yanıltmak
- tränken -- su içirmek
- träufeln -- damlamak; damlatmak
- träumen -- düş görmek
- trödeln -- üşenmek
- tröpfeln -- damlamak
- trösten -- avutmak; teselli etmek
- tummeln -- acele etmek; sıçrayıp oynamak
- tun -- etmek; koymak; yapmak
- tuscheln -- fısıldamak
- tuten -- korna çalmak
- tüpfeln -- beneklemek; lekelemek
- türmen -- sıvışmak; tüymek; üstüste yığmak
- tänzeln -- kırıta kırıta yürümek
- tätowieren -- dövme yapmak
- täuschen -- aldanmak; aldatmak; yanılmak; yanıltmak
- tönen -- hafifçe boyamak; ton vermek; çınlamak
- töten -- öldürmek
- umarmen -- kucaklamak; sarılmak
- umbauen -- binada değişiklik yapmak; sahneyi değiştirmek
- umbiegen -- bükmek; eğmek
- umblättern -- sayfayı çevirmek
- umbringen -- öldürmek
- umdrehen -- arkasına bakmak; döndürmek; çevirmek dönmek
- umfahren -- devirmek; dolanmak; ezmek; çevresinde dönmek; çiğnemek
- umfallen -- yere düşmek
- umfassen -- kapsamak; kapsamı içine almak; kuşatmak
- umformen -- değiştirmek
- umgeben -- kuşatmak; çevirmek
- umgehen -- arkadaşlık etmek; dolaşmak; düşüp kalkmak; kullanmak; sakınmak; çekinmek; çevresinde dolaşmak
- umgestalten -- biçimini değiştirmek
- umherziehen -- göçebelik etmek
- umhinkönnen -- -den kendini alamamak
- umkehren -- döndürmek; geri dönmek; ters çevirmek
- umkippen -- devirmek; devrilmek; içkiyi devirmek; mideye indirmek; yere düşmek
- umkleiden -- giysilerini değiştirmek; üstünü değişmek
- umkommen -- ölmek
- umkreisen -- çevresinde dönmek
- umlegen -- devirmek; giymek; ilgililer arasında bölüşmek; yerini değiştirmek; öldürmek
- umleiten -- başka yöne çevirmek
- umlernen -- yeni bir şey öğrenmek
- umrahmen -- çerçevelemek
- umrechnen -- değiştirmek; dönüştürmek
- umringen -- kuşatmak; ortasına almak; çevresini sarmak
- umrühren -- karıştırmak; çalkalamak
- umschalten -- cereyanı çevirmek; değiştirmek
- umschauen -- çevresine bakınmak
- umschlagen -- birdenbire değişmek; devirmek; yıkmak; çevirmek
- umschreiben -- açımlamak; başka sözcüklerle açıklamak; devretmek; temlik etmek; yeniden yazmak
- umsehen -- bakınmak; çevresine bakmak
- umsteigen -- aktarma yapmak
- umstimmen -- caydırmak; fikrini değiştirmek
- umstoßen -- bozmak; devirmek; suya düşürmek
- umstürzen -- devirmek; devrilmek
- umtauschen -- değiştirmek
- umwandeln -- değiştirmek; dönüştürmek
- umwechseln -- bozmak; değiştirmek
- umziehen -- giysilerini değiştirmek; taşınmak; üstünü değişmek
- umändern -- değiştirmek
- unterbieten -- daha aşağı fiyat teklif etmek
- unterbinden -- durdurmak; önlemek
- unterbrechen -- ara vermek; sözünü kesmek
- unterbringen -- barındırmak; sığdırmak; yerleştirmek
- unterdrücken -- baskı yapmak; bastırmak; ezmek
- untergehen -- batmak; çökmek
- unterhalten -- bakmak; eğlendirmek; geçimini sağlamak; konuşmak; sohbet etmek
- unterkommen -- barınmak; yatacak yer bulmak
- unterlassen -- savsaklamak; unutmak; yapmamak
- unterliegen -- bağlı olmak; yenilmek
- unterrichten -- ders vermek; öğretmek
- untersagen -- yasaklamak
- unterscheiden -- ayrılmak; ayırmak; ayırt etmek; farklı olmak; seçmek
- unterschlagen -- zimmetine geçirmek
- unterschreiben -- imzalamak
- unterschätzen -- küçük görmek; küçümsemek; olduğundan daha az değer vermek
- unterstehen -- emrinde bulunmak; girişmek; kalkışmak
- unterstellen -- garaja çekmek; park etmek
- unterstreichen -- altını çizmek; vurgulamak
- unterstützen -- dasteklemek; yardım etmek
- untersuchen -- araştırmak; incelemek; muayene etmek
- untertauchen -- dalmak; ortadan kaybolmak
- unterteilen -- bölümlere ayırmak
- unterwerfen -- boyun eğmek; boyunduruk altına almak; tabi kılmak
- unterzeichnen -- imzalamak
- unterziehen -- katlanmak; üzerine almak
- urinieren -- işemek
- urteilen -- hüküm vermek; yargılamak
- variieren -- değiştirmek
- verabreden -- kararlaştırmak; randevulaşmak; sözleşmek
- verabscheuen -- tiksinmek
- verabschieden -- veda etmek; vedalaşmak
- verachten -- hor görmek; küçümsemek
- verallgemeinern -- genelleştirmek
- veralten -- eskimek
- verankern -- demir atmak; demirlemek
- veranlassen -- neden olmak; yol açmak
- veranschaulichen -- açıklamak; göz önüne sermek
- veranstalten -- düzenlemek; organize etmek; tertip etmek
- verantworten -- kendini haklı göstermek; sorumluluğunu üstlenmek
- verarbeiten -- hazmetmek; işlemek
- verbannen -- sürgüne göndermek
- verbergen -- gizlemek; saklamak
- verbessern -- düzeltmek
- verbeugen -- reverans yapmak; önünde eğilmek
- verbiegen -- bükmek; eğmek
- verbieten -- yasaklamak
- verbinden -- bağlamak; birleşmek; birleştirmek
- verbitten -- yapılmamasını istemek
- verblassen -- rengi atmak; sararmak; solmak
- verbleiben -- kalmak
- verblüffen -- hayrete bırakmak; şaşırtmak
- verblühen -- solmak
- verborgen -- gizli; saklı
- verbrauchen -- tüketmek
- verbreiten -- yaymak; yayılmak
- verbrennen -- yakmak; yanmak
- verbringen -- geçirmek
- verbünden -- birleşmek
- verbürgen -- sich - für -e kefil olmak
- verbüßen -- eine Strafe - verbüßen cezasını çekmek
- verdammen -- lanetlemek; mahkûm etmek
- verdampfen -- buharlaşmak
- verdanken -- borçlu olmak
- verdauen -- hazmetmek; sindirmek
- verdecken -- gizlemek; saklamak; örtmek
- verdeutlichen -- aydınlatmak; açıklamak
- verdeutschen -- Almancalaştırmak
- verdichten -- sıklaştırmak; yoğunlaştırmak
- verdienen -- hak etmek; kazanmak; lâyık olmak
- verdoppeln -- iki katına çıkarmak
- verdrehen -- burkmak
- verdreifachen -- üç katına çıkarmak
- verdrängen -- atmak; kovmak
- verduften -- buharlaştırmak
- verdummen -- aptallaştırmak
- verdunkeln -- karartmak
- verdunsten -- buharlaşmak
- verdursten -- susuzluktan ölmek
- verdünnen -- inceltmek; seyreltmek; sulandırmak
- verehren -- hürmet göstermek; saygı göstermek; taparcasına sevmek; tapmak
- vereidigen -- yemin ettirmek
- vereinbaren -- anlaşmak; kararlıştırmak
- vereinfachen -- basitleştirmek; sadeleştirmek
- vereinigen -- birleşmek; birleştirmek
- verenden -- gebermek
- verengen -- daraltmak
- vererben -- bırakmak
- verewigen -- sonsuzlaştırmak
- verfallen -- süresi dolmak; yozlaşmak
- verfassen -- kaleme almak; yazmak
- verfaulen -- çürümek
- verfehlen -- isabet ettirememek; kaçırmak
- verfeinern -- düzeltmek; inceltmek
- verfluchen -- bela okumak; lanet etmek
- verfolgen -- izlemek; peşine düşmek; sürdürmek
- verfügen -- elinde var olmak; emretmek; sahip olmak
- verführen -- ayartmak; baştan çıkarmak
- verfälschen -- sahtesini yapmak
- verfärben -- rengi değişmek
- vergeben -- affetmek; elden çıkarmak; vermek
- vergegenwärtigen -- canlandırmak; gözünün önüne getirmek
- vergelten -- karşılıkta bulunmak; misilleme yapmak
- vergessen -- unutmak
- vergeuden -- boş yere harcamak; har vurup harman savurmak; harcamak
- vergewaltigen -- zorla tecavüz etmek; ırzına geçmek
- vergewissern -- emin olmak; kanaat getirmek
- vergießen -- akıtmak; dökmek
- vergiften -- zehirlemek
- vergleichen -- karşılaştırmak
- vergolden -- altın kaplamak; yaldızlamak
- vergraben -- gömmek
- vergrößern -- büyültmek; büyütmek; genişletmek
- vergüten -- ödemek
- vergöttern -- tanrılaştırmak; taparcasına sevmek
- verhaften -- tutuklamak
- verhalten -- davranmak; davranış; hareket etmek; olmak; tutum
- verhandeln -- görüşmek; pazarlık etmek
- verharren -- beklemek; dayatmak; kalmak; üstelemek
- verheilen -- iyileşmek; kapanmak
- verheimlichen -- gizlemek; saklamak
- verheiraten -- evlenmek
- verheißen -- söz vermek
- verhelfen -- yardım etmek; yardımcı olmak
- verhexen -- büyülemek
- verhindern -- engellemek; önlemek; önüne geçmek
- verhungern -- açlıktan ölmek verhüten; engel olmak
- verhärten -- katılaşmak; sertleşmek
- verhöhnen -- alay etmek
- verhören -- sorguya çekmek; yanlış işitmek
- verirren -- kaybolmak; yolunu yitirmek
- verjagen -- kovalamak; kovmak
- verjüngen -- gençleştirmek
- verkaufen -- satmak
- verkehren -- işlemek
- verkennen -- değerini anlamamak; yanlış anlamak
- verklagen -- dava açmak; şikayet etmek
- verkleinern -- küçültmek
- verklingen -- yavaş yavaş sönmek
- verknüpfen -- bağlamak; birleştirmek
- verkommen -- ahlaksız; ahlakı bozulmak; mahvolmak
- verkrachen -- bozuşmak
- verkünden -- bildirmek; duyurmak; haber vermek; ilan etmek
- verkündigen -- bildirmek; duyurmak
- verkürzen -- kısaltmak
- verkörpern -- canlandırmak; somutlaştırmak
- verlangsamen -- ağırlaştırmak; yavaşlatmak
- verlaufen -- geçip gitmek; geçmek; kaybolmak; yolunu yitirmek
- verleben -- geçirmek; görmek
- verlegen -- döşemek; ertelemek; sıkılgan; utangaç; yayımlamak; yerine koymamak; yerini değiştirmek
- verleihen -- vermek; ödünç vermek
- verlernen -- unutmak
- verlesen -- yanlış okumak; yüksek sesle okumak
- verletzen -- gücenmek; incitmek; yaralamak
- verleugnen -- inkâr etmek; yadsımak
- verleumden -- iftira etmek
- verlieben -- âşık olmak
- verlieren -- kaybetmek; yitirmek
- verloben -- nişanlanmak
- verlocken -- ayartmak; kandırmak
- verlosen -- kura çekmek
- verlängern -- uzatmak
- vermachen -- miras bırakmak
- vermehren -- artmak; artırmak; çoğalmak; çoğaltmak
- vermeiden -- kaçınmak; sakınmak
- vermessen -- kibirli; küstah; ölçmek
- vermieten -- kiraya vermek
- vermischen -- karıştırmak
- vermitteln -- aracı olmak; aracılık yapmak; sağlamak
- vermuten -- kuşkulanmak; sanmak; tahmin etmek
- vernachlässigen -- ihmal etmek; savsaklamak; önem vermemek
- vernehmen -- duymak; işitmek; sorguya çekmek
- verneigen -- eğilmek; reverans yapmak
- verneinen -- hayır demek; reddetmek; yadsımak
- vernichten -- ortadan kaldırmak; yok etmek
- verordnen -- emretmek; ilaç yazmak
- verpachten -- kiraya vermek
- verpacken -- ambalaj yapmak; paketlemek
- verpassen -- kaçırmak
- verpflegen -- bakmak; beslemek
- verpflichten -- mecbur etmek; yükümlendirmek; üstlenmek
- verpfuschen -- berbat etmek; bozmak
- verprügeln -- dayak atmak
- verputzen -- sıvamak
- verraten -- gammazlamak; ihanet etmek
- verrechnen -- hata yapmak; yanlış hesaplamak
- verreisen -- yolculuğa çıkmak
- verrenken -- burkmak; yerinden oynatmak
- verrichten -- yapmak; yerine getirmek
- verriegeln -- sürgülemek
- verringern -- azaltmak; de azalmak; indirmek; inmek
- verrinnen -- akıp gitmek
- verrosten -- paslanmak
- verrotten -- çürümek
- verrücken -- yerinden oynatmak; yerini değiştirmek
- versalzen -- fazla tuzlamak
- versammeln -- birleştirmek; toplamak; toplanmak
- verschaffen -- donatmak; sağlamak
- verschenken -- armağan etmek; bağışlamak
- verschicken -- göndermek; yollamak
- verschieben -- ertelemek
- verschlafen -- geç uyanmak; uyuyakalmak; uyuyarak kaçırmak
- verschlagen -- açıkgöz; kurnaz
- verschlechtern -- bozmak; kötüleşmek; kötüleştirmek
- verschleißen -- aşındırmak; eskitmek
- verschleppen -- kaçırmak; sürükleyerek götürmek; sürüncemede bırakmak uzatmak
- verschließen -- kapamak; kilitlemek
- verschlimmern -- kötüleşmek; kötüleştirmek
- verschlingen -- yutmak
- verschlucken -- genzine kaçırmak; yutmak
- verschmelzen -- birleştirmek; kaynaştırmak
- verschmutzen -- kirletmek
- verschmähen -- küçük görerek reddetmek; tenezzül etmemek
- verschnaufen -- dinlenmek; soluk almak
- verschreiben -- reçete yazmak; yanlış yazmak
- verschulden -- borçlandırmak; nedeni olmak; suçlu olmak
- verschweigen -- gizlemek; hakkında konuşmamak; hiç söz etmemek
- verschwenden -- boş yere harcamak; saçıp savurmak
- verschwinden -- ortadan kaybolmak; sıvışmak; yok olmak
- verschwören -- komplo hazırlamak; suikast hazırlamak
- verschütten -- dökmek
- verschärfen -- kötüleşmek; yoğunlaşmak; yoğunlaştırmak; şiddetlendirmek; şiddetlenmek
- verschönern -- güzelleştirmek
- versenden -- göndermek; yollamak
- versenken -- batırmak; daldırmak
- versetzen -- rehin vermek; sınıf geçirmek; tokat atmak; yerini değiştirmek
- verseuchen -- bulaştırmak
- versichern -- garanti etmek; sigorta etmek; temin etmek
- versiegeln -- mühürlemek
- versinken -- batmak
- versorgen -- bakmak; geçindirmek; sağlamak; temin etmek
- versperren -- kapamak; tıkamak
- verspotten -- alay etmek
- verspäten -- gecikmek; geç kalmak
- verstaatlichen -- devletleştirmek
- verstauchen -- burkmak; incitmek
- verstecken -- gizlemek; saklamak; saklanmak
- verstehen -- anlamak; kavramak
- versteigern -- açık arttırmaya çıkarmak
- verstellen -- numara yapmak; sahte tavır takınmak; yerini değiştirmek
- verstopfen -- kapamak; tıkamak
- verstoßen -- atmak; kovmak; reddetmek
- verstreichen -- geçmek; süresi dolmak
- verstreuen -- dağıtmak; saçmak
- verstummen -- dili tutulmak; kesilmek; susmak
- verstümmeln -- sakatlamak
- verständigen -- bilgi vermek; haberdar etmek anlaşmak; uyuşmak
- verstärken -- kuvvetlendirmek
- versuchen -- denemek; tadına bakmak
- versäumen -- kaçırmak; savsaklamak; yerine getirememek
- versöhnen -- barışmak; barıştırmak; uzlaşmak; uzlaştırmak
- vertagen -- ertelemek; geciktirmek
- vertauschen -- değiş tokuş etmek; değiştirmek
- verteidigen -- savunmak
- verteilen -- bölmek; dağıtmak; paylaştırmak
- vertiefen -- dalmak; derinleşmek; derinleştirmek
- vertilgen -- silip süpürmek; yiyip bitirmek; yok etmek
- vertragen -- araları iyi olmak; dayanmak; katlanmak geçinmek
- vertreiben -- atmak; kovmak; püskürtmek; satmak; sürmek
- vertreten -- savunmak; temsil etmek
- vertrocknen -- kurumak
- vertun -- boş yere harcamak; saçıp savurmak
- vertuschen -- örtbas etmek; örtmek
- verunglücken -- kaza geçirmek
- verunreinigen -- kirletmek
- verursachen -- neden olmak; yol açmak
- verurteilen -- hüküm giydirmek; mahkûm etmek
- vervollkommnen -- mükemmelleştirmek; yetkinleşıirmek
- vervollständigen -- bütünlemek; tamamlamak
- verwahren -- itiraz etmek; karşı çıkmak; saklamak
- verwalten -- yönetmek
- verwarnen -- ikaz etmek; uyarmak
- verweigern -- kabul etmemek; reddetmek
- verweilen -- durmak; kalmak
- verweisen -- kovmak; sürgüne yollamak; uyarmak
- verwelken -- sararmak; solmak
- verwenden -- kullanmak
- verwerfen -- kabul etmemek; reddetmek; tanımamak
- verwerten -- değerlendirmek; kullanmak; yararlanmak
- verwesen -- bozulmak; çürümek
- verwickeln -- dolaşmak; dolaştırmak; karışmak; karıştırmak
- verwirklichen -- gerçekleşmek; gerçekleştirmek
- verwirren -- karıştırmak; şaşırtmak
- verwunden -- yaralamak
- verwundern -- hayret etmek; şaşırmak
- verwünschen -- lanetlemek
- verwüsten -- kırıp geçirmek; tahrip etmek; yakıp yıkmak
- verwöhnen -- yüz vermek; şımartmak
- verzehren -- yiyip bitirmek
- verzeichnen -- kaydetmek; not etmek; yazmak
- verzeihen -- affetmek; bağışlamak; hoş görmek
- verzerren -- biçimini bozmak
- verzichten -- vazgeçmek
- verziehen -- çekmek
- verzieren -- süslemek
- verzinsen -- faizini ödemek
- verzollen -- gümrük ödemek; gümrüğe tabi eşyanız var mı?
- verzweifeln -- umutsuzluğa düşmek
- verzweigen -- dallanmak
- verzählen -- yanlış saymak
- verzögern -- geciktirmek; uzatmak
- verändern -- değişmek; değiştirmek
- verärgern -- canını sıkmak; gücendirmek; kızdırmak
- veräußern -- devretmek; satmak
- veröden -- ıssızlaşmak
- veröffentlichen -- açıklamak; yayımlamak; çıkarmak
- vibrieren -- titreşmek
- vollbringen -- yerine getirmek
- vollenden -- bitirmek; tamamlamak
- vollstrecken -- yerine getirmek; yürütmek
- volltanken -- depoyu doldurmak; ful yapmak
- vollziehen -- cereyan etmek; olmak; vuku bulmak; yerine getirmek; yürütmek
- vorangehen -- önce davranmak; önce gitmek; önüne geçmek
- vorankommen -- ilerlemek
- vorausbezahlen -- önceden ödemek
- vorausgehen -- önce gelmek; önden gitmek
- voraussagen -- kehanet; önceden bildirme; önceden tahminde bulunmak
- voraussehen -- kestirmek; tahmin etmek
- voraussetzen -- farz etmek; sanmak; varsaymak; şart koşmak
- vorbeifahren -- önünden geçmek
- vorbeigehen -- geçip gitmek; önünden geçmek
- vorbeikommen -- geçerken uğramak
- vorbereiten -- hazırlamak; hazırlanmak
- vorbestellen -- önceden ayırtmak
- vorbeugen -- önlemek
- vorbringen -- ileri sürmek; ortaya atmak
- vordringen -- ilerlemek; nüfuz etmek; sızmak
- vordrängen -- ileri itmek
- vorenthalten -- gizlemek; hakkı oiduğu halde vermemek; yoksun bırakmak saklamak
- vorfahren -- arabayı evin önüne çekmek; ata; cet; önden gitmek
- vorfallen -- cereyan etmek; olmak; vuku bulmak
- vorfinden -- bulmak
- vorführen -- ortaya koymak; sunmak
- vorgeben -- avans vermek; mazeret olarak ileri sürmek
- vorgehen -- ilerlemek; olmak; önden gitmek
- vorgreifen -- önce davranmak
- vorhalten -- başına kakmak; devam etmek; sitem etmek; sürmek
- vorherrschen -- egemen olmak; üstün gelmek
- vorhersagen -- kestirmek; tahmin; önceden bildirme; önceden bildirmek
- vorkommen -- bulunmak; cereyan etmek; olmak
- vorlassen -- öne gelmesine izin vermek
- vorlegen -- sunmak; öne koymak
- vorlesen -- okumak
- vorliegen -- bulunmak; var olmak
- vormachen -- göstermek
- vormerken -- yer ayırtmak
- vornehmen -- ele almak; girişmek; icra etmek; niyetinde olmak; yapmak
- vorrücken -- ilerlemek; öne almak; öne çekmek
- vorsagen -- sufle etmek
- vorschlagen -- önermek
- vorsehen -- dikkat etmek; tasarlamak; öngörmek
- vorstehen -- başkanlık etmek; yönetmek; çıkıntı oluşturmak
- vorstellen -- kendini tanıtmak; tanıştırmak; öne koymak
- vorstrecken -- ileri uzatmak
- vortäuschen -- taslamak; yalandan yapmak
- vorwegnehmen -- zamanından önce yapmak
- vorweisen -- göstermek
- vorwerfen -- kınamak; suçlamak
- vorwärtsgehen -- ilerlemek
- vorwärtskommen -- gelişme göstermek; ilerlemek
- vorübergehen -- önünden geçmek
- vorzeigen -- göstermek
- vorziehen -- tercih etmek; yeğlemek; üstün tutmak
- wachen -- karakol; nöbet; nöbet tutmak; uyanık olmak
- wachsen -- büyümek; gelişmek; yetişkin; yetişmek
- wackeln -- gevşek olmak; oynamak; sallanmak; sarsılmak
- wahrnehmen -- algılamak; duymak; farkına varmak
- wahrsagen -- fal bakmak; kehanette bulunmak
- wallfahren -- hacca gitmek; kutsal bir yeri ziyaret etmek
- wandeln -- ağır ağır yürümek; değişmek; değiştirmek
- wandern -- dolaşmak; yaya gezmek; yürümek
- wanken -- bocalamak; sallanmak; sendelemek
- warnen -- uyarmak
- warten -- beklemek
- waschen -- de yıkanmak; yıkamak
- waten -- kar; su; vb. içinde yürümek
- watscheln -- paytak paytak yürümek
- weben -- dokumak; örmek
- wechseln -- bozmak; değişmek; değiştirmek
- wecken -- uyandırmak
- wedeln -- kuyruğunu sallamak; yelpazelenmek
- wegbleiben -- unutulmuş olmak; uzak kalmak
- wegbringen -- alıp götürmek
- wegfahren -- ayrılmak; gitmek
- wegfallen -- kaldırmak
- weggehen -- ayrılmak; çekip gitmek
- wegjagen -- kovalamak; kovmak
- weglassen -- atlamak; geçmek; unutmak
- weglaufen -- kaçmak; koşarak uzaklaşmak
- wegmachen -- ortadan kaldırmak
- wegmüssen -- gitmek zorunda olmak; gitmesi gerekmek
- wegnehmen -- alıp götürmek; elinden kapmak
- wegräumen -- toplayıp kaldırmak
- wegschaffen -- ortadan kaldırmak
- wegschicken -- göndermek; yollamak
- wegwerfen -- fırlatıp atmak
- wehen -- dalgalanmak; esmek
- wehren -- kendini savunmak; korunmak
- weichen -- boyun eğmek; demiryolu makası; geri çekilmek
- weigern -- reddetmek; yapmamakta diretmek
- weihen -- kutsamak
- weinen -- ağlamak
- weisen -- biçim; ezgi; göstermek; melodi; suret; tarz
- weismachen -- yutturmak
- weißen -- ağartmak; badanalamak; beyazlatmak
- weitergeben -- başkalarına vermek; elden ele vermek
- weitergehen -- devam etmek; ilerlemek; sürmek
- weiterkommen -- gelişme göstermek; ilerlemek
- weiterleiten -- iletmek
- weitermachen -- devam etmek; sürdürmek
- welken -- sararmak; solmak
- wenden -- başvurmak; değişiklik; döndürme; döndürmek; dönmek; tersyüz etmek; çevirmek
- werben -- kur yapmak; reklâm yapmak; üye kaydetmek
- werden -- -cak; -cek; -ilmek; -ılmak; olmak; ye
- werfen -- atmak; fırlatmak
- wertschätzen -- beğenmek
- wetten -- bahis; bahse girmek; iddia
- wetzen -- bilemek
- wickeln -- dolamak; kundaklamak; sarmak
- widerhallen -- yankı yapmak
- widerlegen -- yanlış olduğunu kanıtlamak; çürütmek
- widerrufen -- feshetmek; geri almak; iptal etmek; sözünden dönmek; yalanlamak
- widersetzen -- itiraz etmek; karşı koymak; karşı çıkmak
- widersprechen -- aykırı olmak; inkâr etmek; itiraz etmek; karşı koymak; karşı çıkmak; yadsımak; çelişik olmak
- widerstehen -- dayatmak; direnmek; diretmek
- widmen -- ithaf etmek; kendini -e vermek; uğraşmak
- wiederaufnehmen -- yeniden başlamak
- wiederbekommen -- geri almak
- wiederbringen -- geri getirmek
- wiedererkennen -- tanımak; teşhis etmek
- wiedergeben -- geri vermek
- wiedergutmachen -- düzeltmek; telafi etmek
- wiederherstellen -- eski durumuna getirmek; iyileştirmek
- wiederholen -- tekrarlamak; yinelemek
- wiederkommen -- geri dönmek
- wiegen -- ağırlığında olmak; beşik; sallamak
- wiehern -- kişnemek
- wimmeln -- dolu olmak; kaynaşmak
- wimmern -- inlemek
- winden -- boruçiçeği; bucurgat; burmak; bükmek; kahkahaçiçeği; kıvranmak; kıvrılarak uzanmak; sarmak; çıkrık
- winken -- el sallamak
- wirbeln -- anafor yapmak; hızla dönmek
- wirken -- etkilemek; etkili olmak; etkinlik göstermek; yapmak; çalışmak
- wirtschaften -- ekonomi; ev idaresi; han vb. işletmek; iktisat; lokanta; otel
- wischen -- ovalamak; silmek
- wispern -- fısıldamak
- wissen -- bilmek
- wittern -- kokusunu almak; sezmek
- wogen -- dalga; dalgalanmak
- wohnen -- barınmak; ikamet etmek; oturmak
- wollen -- istemek; yün; yünlü
- wringen -- burmak; sıkmak
- wuchern -- büyük ölçüde çoğalmak; tefecilik yapmak; türemek
- wundern -- şaşırmak; şaşırtmak
- wühlen -- eşelemek; karıştırarak aramak; karıştırmak
- wünschen -- dilemek; istemek
- würdigen -- beğenmek; değer vermek; takdir etmek
- würfeln -- zar atmak
- würgen -- boğazlamak; boğmak
- würzen -- baharat; baharatlamak
- wüsten -- çöl
- wüten -- hiddetlenmek; öfkelenmek
- wählen -- numarayı çevirmek; seçmek
- wälzen -- ağır ağır döndürmek; yuvarlamak
- wärmen -- ısıtmak
- wässern -- sulamak; sulandırmak; ıslatmak
- wölben -- kabarmak; kubbelenmek
- xerokopieren -- fotokopisini çekmek
- überbringen -- getirmek
- übereinkommen -- anlaşmak
- überfallen -- saldırmak
- zahlen -- lütfen!; sayı; ödemek zahlen bitte! hesap
- zanken -- atışmak; kavga etmek
- zappeln -- rahat durmamak; yerinde duramamak
- zaubern -- büyü yapmak
- zaudern -- duraksamak; karar verememek
- zehren -- aşındırmak; kemirmek
- zeichnen -- resim yapmak; çizmek
- zeigen -- anlaşılmak; görünmek; göstermek; gözükmek; ispat ekmek; işaret etmek; kanıtlamak; ortaya çıkmak
- zelten -- kamp yapmak; çadır kurmak
- zementieren -- çimentolamak
- zensieren -- değerlendirmek; not vermek; sansür koymak
- zerbrechen -- kırmak; kırılmak
- zerbröckeln -- parçalamak; parçalanmak; ufalamak; ufalanmak
- zerdrücken -- ezmek
- zerfallen -- ayrışmak; dağılmak; parçalanmak; yıkılmak; çökmek
- zerfetzen -- parçalamak; yırtmak
- zerfließen -- erimek
- zergehen -- erimek
- zerhacken -- baltalamak; baltayla parçalamak
- zerkleinern -- küçük küçük parçalara ayırmak; ufalamak
- zerknittern -- buruşturmak
- zerkratzen -- tırmalamak
- zerlegen -- parçalara ayırmak; sökmek
- zerplatzen -- patlamak
- zerquetschen -- ezmek; sıkıştırmak
- zerreiben -- toz haline getirmek
- zerreißen -- kopmak; parçalamak; yırtmak; yırtılmak
- zerren -- sürüklemek; zorla çekmek
- zerschlagen -- parçalamak; vurup kırmak
- zerschneiden -- doğramak; keserek parçalamak
- zersetzen -- ayrışmak; ayrıştırmak
- zersplittern -- kırmak; kırılmak; yarmak; yarılmak
- zerspringen -- kırılmak; parçalanmak; patlamak
- zerstreuen -- dağılmak; dağıtmak; eğlenmek; oyalanmak; saçmak; saçılmak
- zerstückeln -- parça parça ayırmak; parçalamak
- zerstäuben -- tahrip etmek; yok etmek; yıkmak
- zerstören -- yok etmek; yıkmak
- zerteilen -- bölmek
- zertreten -- ayakla ezmek; çiğnemek
- zertrümmern -- paramparça etmek; yıkıntı haline getirmek
- zetern -- yaygara koparma
- zeugen -- döllemek; tanık; tanıklık etmek; çocuk yapmak
- ziehen -- sonuç çıkarmak; taşınmak; yürümek; çekmek
- zielen -- hedef almak; kastetmek; nişan almak
- zieren -- nazlanmak; süslemek
- zimmern -- biçim vermek; doğramak; yontmak
- zirpen -- cır cır ötmek
- zischeln -- fısıldamak
- zischen -- cızırdamak; tıslamak; vızıldamak; ıslık çalmak
- zittern -- titremek; ürpermek
- zubereiten -- hazırlamak
- zubinden -- bağlamak
- zubleiben -- açılmamak; kapalı kalmak
- zucken -- sarsılmak; seğirmek; titremek
- zuckern -- şeker koymak
- zudecken -- kapamak; örtmek
- zudrücken -- hoş görmek; kapamak ein Auge - göz yummak
- zufriedenstellen -- hoşnut kılmak; memnun etmek
- zufrieren -- buz bağlamak; donmak
- zuführen -- ithal etmek; sağlamak; sevketmek
- zugeben -- eklemek; itiraf etmek; izin vermek; katmak
- zugehen -- kapanmak; olmak; vuku bulmak
- zugestehen -- kabul etmek; ödün vermek
- zugreifen -- almak; fırsattan yararlanmak; kapmak; kavramak
- zuhören -- dinlemek
- zujubeln -- tezahürat yapmak; tezahüratla karşılamak
- zuklappen -- kapamak; kapanmak
- zukleben -- kapamak
- zuknöpfen -- düğmelemek; iliklemek
- zukommen -- yaklaşmak
- zulassen -- izin vermek; kapalı bırakmak
- zumachen -- acele etmek; kapamak
- zumessen -- biçmek
- zumuten -- beklemek; istemek
- zunehmen -- artmak; kilo almak; çoğalmak; şişmanlamak
- zuneigen -- eğilim göstermek
- zunähen -- dikmek
- zupfen -- çekmek
- zurechtfinden -- yolunu bulmak; yönünü belirlemek
- zurechtkommen -- başa çıkmak; zamanında gelmek
- zurechtmachen -- hazırlamak; hazırlanmak; makyaj yapmak; süslenmek
- zureden -- kandırmaya çalışmak; üstüne varmak
- zurichten -- hazırlamak; tertiplemek
- zurufen -- seslenmek
- zurückbekommen -- geri almak
- zurückbleiben -- gelişmemiş olmak; geride kalmak
- zurückbringen -- geri getirmek
- zurückdrängen -- geri itmek
- zurückfahren -- geri dönmek
- zurückführen -- geri götürmek
- zurückgeben -- geri vermek
- zurückgehen -- azalmak; geri dönmek; geri çekilmek
- zurückhalten -- alıkoymak; durmak; sakınmak; tutmak; çekinmek
- zurückkehren -- dönmek
- zurückkommen -- geri dönmek; geri gelmek
- zurücklassen -- geride bırakmak
- zurücklegen -- aşmak; bir kenara koymak; etmek; gitmek; katetmek; yapmak
- zurücknehmen -- geri almak
- zurückrufen -- geri çağırmak
- zurückschicken -- geri göndermek
- zurückschrecken -- korkmak; ürkmek
- zurücksetzen -- geri koymak; ihmal etmek; indirmek
- zurückstellen -- ertelemek; yerine koymak
- zurückstoßen -- geri itmek
- zurücktreten -- geri çekilmek; gerilemek; istifa etmek; çekilmek
- zurückweichen -- geri çekilmek; gerilemek
- zurückweisen -- geri çevirmek; reddetmek
- zurückzahlen -- geri ödemek
- zurückziehen -- geri almak; geri çekilmek; geri çekmek
- zusagen -- bir daveti kabul etmek; onay; söz; söz vermek; tasvip; vaat
- zusammenarbeiten -- birlikte çalışmak; işbirliği; işbirliği yapmak; ortak çalışma
- zusammenbrechen -- mahvolmak; yıkılmak; çökmek
- zusammenbringen -- bir araya getirmek
- zusammenfahren -- çarpışmak; ürkmek
- zusammenfallen -- aynı zamana rastlamak; yıkılmak; çökmek
- zusammenfassen -- bir araya getirmek; özetini çıkarmak
- zusammenfinden -- de buluşmak
- zusammengehören -- birbirine bağlı olmak; birbirini tamamlamak
- zusammenhängen -- aralarında bir ilgi bulunmak; bağlı olmak; ilişkili olmak
- zusammenklappen -- bayılmak; katlamak
- zusammenkommen -- bir araya gelmek; buluşmak; toplanmak
- zusammenleben -- birlikte yaşamak
- zusammenlegen -- bir araya koymak; toplamak
- zusammennehmen -- kendini toparlamak; kendini tutmak; toplamak
- zusammenpassen -- birbirine uymak; yakışmak
- zusammenprallen -- carpışmak
- zusammenrufen -- bir araya çağırmak; toplamak
- zusammenrücken -- birbirine yaklaştırmak; sıkıştırmak
- zusammenschlagen -- dayak atmak; paramparça etmek
- zusammenschrumpfen -- buruşmak; büzülmek
- zusammenstellen -- bir araya getirmek; derlemek; düzenlemek
- zusammenstoßen -- çarpışmak
- zusammentreffen -- aynı zamana rastlamak; buluşmak; karşılaşmak; çatışmak
- zusammenziehen -- büzülmek; toplamak; çekmek
- zusammenzählen -- toplamak; yekun almak
- zuschauen -- bakmak; seyretmek
- zuschicken -- göndermek; yollamak
- zuschlagen -- vurmak; çarpmak
- zuschließen -- kilitlemek
- zuschreiben -- hesaba geçirmek; üzerine almak
- zusehen -- bakmak; dikkat etmek; seyretmek
- zusenden -- göndermek; yollamak
- zusetzen -- eklemek; katmak; rahatsız etmek; sıkıştırmak
- zusichern -- garanti etmek; temin etmek
- zuspitzen -- ciddileşmek; kritikleşmek
- zustellen -- teslim etmek; vermek
- zustimmen -- muvafakat etmek; onaylamak; uygun görmek
- zustoßen -- başına gelmek
- zuteilen -- ayırmak; tahsis etmek
- zutragen -- cereyan etmek; getirmek; olmak
- zutreffen -- doğru olmak; doğru çıkmak; isabetli olmak
- zutrinken -- kadeh kaldırmak; sağlığına içmek
- zuvorkommen -- birinden önce davranmak
- zuweisen -- ayırmak; tahsis etmek
- zuwenden -- yöneltmek; çevirmek
- zuwinken -- el sallamak
- zweifeln -- kuşkulanmak
- zwicken -- çimdiklemek
- zwingen -- zorlamak
- zwinkern -- göz kırpıştırmak
- zwitschern -- cıvıldamak; ötmek
- zwängen -- sıkıştırmak; tıkıştırmak
- züchten -- büyütmek; yetiştirmek; üretmek
- züchtigen -- dersini vermek; dövmek; usandırmak
- zügeln -- dizginlemek; frenlemek
- zünden -- ateşlemek; tutuşturmak
- zürnen -- darılmak
- zählen -- saymak; zählen zu arasında sayılmak
- zähmen -- evcilleştirmek
- zögern -- duraksamak; gecikmek; tereddüt etmek; çekinmek
- ächzen -- inlemek
- ähneln -- benzemek
- ändern -- değişmek; değiştirmek
- ärgern -- kızdırmak; kızmak
- ätzen -- aşındırmak; dağlamak; yakmak; yemek
- äußern -- ifade etmek; söylemek
- öffnen -- açmak
By The FreeDict Project.